Eşyalarımı yerleştirmiş dolapta bulduğum yüzde yüz Samet'in aldığına emin olduğum sekiz takım iç çamaşırından siyah renk olanı ve beş çeşit olan eşofmanlardan bordo renk olanı yatağın üstüne koymuş duşa girmiştim. Sabah duş almıştım fakat alışverişte terlediğim için tekrar duş ihtiyacım olduğunu hissetmiştim. Ayrıca ben özel ihtiyaçlarımı daha sonra da alırdım Samet'in almasına gerek yoktu. Ama şimdi gidip hesapta soramazdım sonuçta bana iyilik yapmıştı. Gerçi hepsi kutunun içindeydi büyük ihtimalle içindekileri görmemişti bile birine aldırması daha olasıydı. Ayrıca eşofmanlarda iyi olmuştu. Evde eşofmanla durmak daha rahat olacaktı. Elime sıktığım tarçın kokulu şampuanla gülümseyerek saçlarımı köpürttüm ve vücudumu aynı kokulu vücut jeliyle yıkayıp ardından durulandım ve duş kabininden çıktım. Pembe havlumu vücuduma sarıp saçlarımı taradım ve yere dökülenleri çöp kutusuna atarak dişlerimi fırçalamaya başladım. İlk defa bu kadar rahattım bu yüzden her işimi aheste aheste yapıyordum.
İşim bittiğinde banyodan çıkıp kapıyı kapattım. O sırada bir kapı tıklama sesi duyduğumu sandım ama ben kapıyı kapattığım için bana öyle geldiğini düşündüm. Ama Hakan bütün sezgimi doğruladı. Çünkü şuan benim odamda ben havlulu bir şekildeyken özellikle dizüstü bir havluylayken Hakan tam karşımda ! Koyu bir kot pantolon ve yakasındaki üç düğme açık olan uzun kollu siyah kareli gömleğiyle duruyordu. İkimizde birbirimizde takılı kalmıştık. Hakan vücuduma bir kez bakmış ve gözlerini hemen gözlerime sabitlemişti. Bende onu süzüp onun gözlerine odaklanmıştım tabii. Boğazını temizleyip söze girdi.
''Ben kapıyı tıkladım ama sanırım duymadın, davet için giyecek kıyafetin var mı diye soracaktım.''
Zorda olsa sesimi çıkarmayı başararak cevapladım.
''Kıyafetim yok ama Samet yardım eder.''
''Tamam o halde ben çıkayım.''
Başımı sallayıp onayladım ve hızlı adımlarla benimle göz göze gelmemeye çalışarak kapımdan çıkıp gitti. Derin bir nefes alarak yatağın yanına gittim ve az önce olanları düşünmemeye çalışarak yaşanmamış gibi davranmak daha iyi olacaktı aksi halde yüzüne bakamazdım üzerimi giydim üstüm içinde Samet'in bana sormadan aldığı tişörtlerden birini giydim. Saçlarımı topuz yaparak odadan çıktım ve alt kata inmeye başladım.
Salona girerken gördüğüm kadarıyla Elif gelmiş, Samet'in kucağında oturmuş televizyon izliyordu, Hakan ise cam kenarında sallanan sandalyeye oturmuş kalın bir kitap okuyordu. Ben de ayakta durmuş onları izlerken bu görüntünün ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum. Beni ilk fark eden Elif olmuştu.
''Defneee.''
Samet'in kucağından inip koşarak bana geldi ve bende eğilip onu kucakladım.
''Dayım dedi ki 'Defne biraz uyusun yayın oynarsınız' bende o yüsden seni rahatsıs etmek istemedim.''
Bazı harfleri söyleyemeden konuşması çok tatlıydı. Onu yemek istiyordum. Gülümseyerek konuştum.
''Biraz yorgunum ama sen sarılınca geçti yorgunluğum. Şimdi sen ne yapmak istersen onu yapalım.''
''Tatyı yiyelim mi ?''
''Olur fıstığım.''
Ayağa kalktım ve elini tutup mutfağa yöneldim.
''Olmaz, tatlı yediği zaman duramıyor ve alerji oluyor.''
Hakan'ın sesiyle olduğum yerde durunca Elif huysuzlanmaya başladı.
''Ama ben istiyoyum. Tatlı yemek istiyoyum.'' Kollarını kendine sarmış bir haldeyken kızgın bir şirine benziyordu.
Samet ayağa kalkıp yanımıza geldi ve Elif'in önüne eğildi.
''Güzelim tatlı yediğin zaman ne olduğunu biliyorsun değil mi ?''
''Evet. Ama olsun yemek istiyoyum yine de.''
Bu kez ben Elif'in boyuna indim ve konuşmaya başladım.
''Elma şekerim benim, tatlı yiyecekler seni hasta ediyormuş bir tanem, neden ısrar ediyorsun ?Hasta olursan dışarıya çıkamazsın. Hastanede kalmak zorunda kalırsın ve dayını, Samet'i ve beni çok üzersin. Ama eğer istersen biz seninle şekerin az kullanıldığı şeyler yapabiliriz. Ya da tuzlu kurabiyeler. Olur mu ?''
Gözlerini kocaman açarak bana baktı.
''Biz yapabiliy miyiz ki ?''
''Tabi ki yapabiliriz.''
''Tamam. Oluy o zaman.''
''O zaman sen mutfağa git ben de hemen geliyorum.''
''Tamam.''
Elif'in koşarak mutfağa gitmesini izlerken arkasından bağırdım.
''Yavaş ol.''
Tabi beni duydu mu emin değildim. Çünkü sevinç çığlıkları atarak koşuyordu. O gözden kaybolunca bana soran gözlerle bakan erkeklere döndüm.
''Dışarıdan alınan yiyeceklere glikoz konduğu için alerjide daha çok etkili oluyor, ama ev yapımı tatlılar yada tatlı sayılan yiyecekler sorun çıkarmaz. Merak etmeyin.''
''Biz, hani çalışıyoruz falan hiç araştırıp bakmadık. Mutfak işleri de bize biraz ters olduğu için hiç denemedik.''
''Ben hallederim.''
Samet teslim olurmuş gibi ellerini kaldırıp topukları üzerinde yerine geri dönünce gözüm sebepsiz yere Hakan'a kaydı. Allah'ım ne kadar somurtkandı. Kalbim neden tekrar hızlanmıştı bilmiyorum ama aklımı oynatmaya başlamadan mutfağa gitsem iyi olacaktı.
____________________
Elif'le üzümlü kek yapmış pişmesini bekliyorduk. Bu tarifi korkulu iş günlerimdeki pislik aşçıdan öğrenmiştim. Ondan öğrendiğim hiç bir şeyi yapmayacağım derken büyük konuşmuştum sanırım. Şekersiz ama üzüm kullanıldığı için hafif tatlı olan kekimizi koyduğumuz fırından sesler çıkmaya başlayınca düğmeleri kapatıp keki çıkardık. Oldukça şiş duruyordu buda yumuşak olduğu anlamına geliyordu. Arkamı dönmüş bıçak alacakken Elif'in sandalyeye çıkmış tabak indirmeye çalıştığını gördüm. Düşmesinden korkup onu kucağıma aldım ve yere indirerek çatal çıkarmasını söyledim. Gülümseyerek kabul etti ve çekmeleri kurcalamaya başladı. Bende sandalyeye çıkıp tabak almak için uğraşırken birden sandalyenin bacağı yamuldu ve Elif'le aynı anda attığımız çığlıklar eşliğinde yere düştüm.
Ama yerde değildim.
Çünkü yer böyle güzel kokmazdı ve yumuşak olmazdı değil mi ?
''Yakaladım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...