KISKANDIRMA

3.2K 141 24
                                    

Atılan yüksek kahkahayla gözüm Bay Odunun masasına kaydı. Sinirden sağ gözüm seğirdiğinde hızla önüme döndüm. Hakan çok komik ! biriydi de Duru denen çiyan ona mı gülüyordu ? Hayır yani burası gayet kibar naif bir esnaf lokantasıydı. Müşterilerimi rahatsız etmeye hakkı yoktu yani.

Yine de sakin kalmaya çalışarak ama kalamayarak çünkü elimdeki bardak her an patlayabilirdi masayı toplamaya devam ettim. 

Samet ve Elif yaklaşık yarım saat önce gitmişlerdi. Hakan'la karşı karşıya gelseler de bir sorun çıkmamış mesafeli bir baş sallamayla çıkmışlardı. 

Küçük cadım bile dayısına mesafeliydi !

Hakan'ın buraya neden geldiğini ise hala çözememiştim. Beni burada görmeyi bekliyordu bunu anlamıştım yoksa beni gördüğüne bu kadar tepkisiz kalamazdı. Benim burada olduğumu bilmesi içinde ya Samet'ten bilgi alacaktı yada...yok canım. 

Yani beni takip ettirecek hali yoktu ya !

Tekrar atılan kahkahayla elimdeki boşları topladığım tepsiyi sıkarak mutfağa girdim. Bu kadın biraz daha gülmeye devam ederse tepsiyi kafasında parçalamam an meselesiydi.

''Hey ! İyi misin ?''

Aşık'ın sorusuyla ona döndüm. Yüzüm nasıl bir haldeyse artık cevabını da kendisi verdi ''Anlaşıldı her an cinayet işleyebilirsin.''

''Aynen öyle.''

''Bu arada burada bıraktığım yedek şarj aletim vardı. Rafta duruyor. İstersen tak telefonunu.''

''Tamam sağ ol.''

Tepsiyi lavaboya bıraktım ve Aşık'ın gösterdiği yerden şarj aletini aldım ve telefonumu takıp açılmasını bekledim. 

Samet'in dediğine göre benim gittiğimin ertesi günü hırsız yakalanmıştı. İlk günden dışarı çıkmaya cesaret edemeyince de çantam olduğu gibi kurtarılmıştı. Çokta bir şey yoktu içinde gerçi.

Telefonum açıldığında ekranda kendi resmimi görmemle duraksadım. Ekranda Hakan ve benim resmim vardı normalde. Anlamayarak geri tuşuna bastım. 

Kaşlarımı çattım. 

Birisi galeriye girmişti. Hırsız olsa ? Yok canım hırsız ne yapacaktı galeride ? Hem şifrem vardı. Kırılmamıştı da. 

Samet olsa ? Oda girmezdi ki, kaç kere beni görmeye gelmişlerdi. Ne yapacaktı resimlerime bakıp ?

''Bir sorun mu var ?''

Aşık'a dönmeden cevapladım. ''Birisi galerime girmiş.''

''Elif'tir belki.''

''Belki'' diye mırıldandım. Ama Elif'te açamazdı şifreyi. Aklıma gelen şeyle bir an kas katı kesildim. Şifremi bilen tek kişi vardı. 

Hakan.

Ama imkansızdı. Beni evden resmen dışarı fırlatmıştı. Oturup resimlerime bakacak hali yoktu ya.

Başımı iki yana sallayarak boş verdim.

Teknolojik aletti sonuçta önemsememeye çalışarak telefonumu tezgaha koyarak doğruldum ve Aşık'ın hazırladığı tabakları tepsiye dizip derin bir nefes ve büyük bir gülümsemeyle salona girdim.

Sakin olacaktım.

Sakin. 

_____________________

İki saat sonra hala gözümün önünde oturuyorlardı. Yemek bitmiş tatlı faslına geçmişlerdi. O bitince çay faslına. Şimdide buradan bile belli olan sıcak bir sohbetleri vardı. İki saat boyunca bir kere bile yüzüme bakmamıştı. Bakmasını istediğimden değil elbette sadece....sadece beni bu kadar çabuk unutmasına üzülmüştüm. Aşık'ın yanıma gelmesiyle ona döndüm. Çıkış vaktimiz gelmişti. Biz sabah daha erken geldiğimiz için iki saat erken çıkıyorduk işten. Yenecek şeyleri hazır edip servis işini bizden sonrakilere devrediyorduk. Aşık beni de kendi vardiyasına yazdırdığı için beraber gelip gidiyorduk.

YALANCI DADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin