Elif'in sevimli yüzüne bakarken ona ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Aklıma gelen dahiyane fikirle atıldım.
''Su içmeye gitmiştim. O sırada gelmiş olmalısın tatlım.''
Tabii bunu söylerken Samet'in bir uyuzluk yapıp maraz çıkaracağını bilemezdim.
''Yoo, ben salondaydım tüm gece, uyku tutmadı film izledim. Seni de hiç görmedim.''
Kaşlarımı çatıp ona bakınca, yumurtalı ekmeğini yerken bir yandan da yaramaz çocuklar gibi yüzüme bakıp sırıtıyordu.
"Demek ki çok dalmışsın filme beni fark edemedin." Gözlerimi büyütüp daha fazla zorlamaması için uyarıyordum.
"Defne, Samet aşkım fiyme nasıl dalabilir ki, deniz değil ki fiym."
"Tatlım filme çok odaklanmış olduğu için öyle söyledim."
Anladım dercesine başını salladı. Bayılıyordım bu hallerine. Yanaklarını ısırasım geliyordu !!
Sakin sakin kahvaltımızı etmeye devam ettiğimizde aklım gece yaşadıklarımızdaydı. Ne hissedeceğimi dahi bilmiyordum ama Hakan'ın suçu olmadığı aşikardı. Sonuçta bana her hangi bir umut vaat etmiş değildi. Her şeyi kendi kendime yapmıştım birazda Samet'in parmağı vardı tabi ama o da tamamen iyi niyetiyle yapmıştı ne yaptıysa. Ben daldın dalgın Elif'e yemek yedirirken iki gündür olan yeni rutinimize dönmüştük. Başlamıştı yine sorularına.
"Defne bugün payka gidey miyiz ?"
"Gideriz kuzucum." Ağzına bir parça peynir koydum.
"Defne şeffalili meyve suyu alıy mıyız ?"
"Alırız." Ardından biraz ekmek.
"Defne uçan balonda alırız mı ?"
"Onu da alırız." Biraz çay.
"Defne şen beni bıyakma oluy mu ?"
"Bırakmam tatlım." Bir tane zeytin.
''Defne şen evlenme oluy mu ?''
''Evlenmem güzelim.''
''Hep bizimye kalsan olur mu ?'' Bir tane salatalık.
''Olur fıstığım.''
Bir dakika ya !!!
Bu istekler tuhaflaşmaya mı başlıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu!!!
Bir an durup Elif'in yüzüne baktım. Ama o önüne bakıyordu. Başımı kaldırıp Samet'le göz göze geldiğimde durumu fark eden tek ben değildim. Bir süre sonra onun bakışları Hakan'ın yüzüne kaydı ama benim Hakan'a bakacak cesaretim yoktu.
''Defne domates veyiy misin ?''
Şaşkınlıkla başımı sallayıp çatalı domatese batırdım ve onun küçük ağzına uzattım. Kimseden ses çıkmıyordu. Yaklaşık on dakika sonra kahvaltımız bittiğinde Samet ve Hakan biraz dalgın bir vaziyette evden çıkmışlardı. Bizde Elif'le sofrayı toplayıp hazırlanmak için odalarımıza çıktık.
_______________________
Odadan çıktığımda karşı odanın da kapısı açılmıştı. Elif'le birbirimizi süzüp küçük bir kahkaha attık aynı kıyafetlerimizin olması tesadüf değildi ama aynı gün giymemiz tamamen tesadüftü.
''Çok yakışmış bebeğim, çok tatlı olmuşsun.''
''Sende çok tatlışın.''
''Hadi bana tokalarını getir de saçlarını da yapalım.''
''Tamam'' diyip odasına geri girdi bende alt kata inip onu beklemeye başladım.
Geri geldiğinde elindeki tokalarla beraber önüme oturdu. Saçlarını ikili balıksırtı örüp tokasını vermesi için elimi ona doğru uzattım. Küçük pembe tokasını saçlarının ucuna bağladığımda ayağa kalkıp yüzüme gülümseyerek baktı.
''Sende saçlarını örşene benim gibi.''
''Tamam kuzum, abla kardeş gibi olacağız desene.''
Yüzündeki ifade bir an için değişecek gibi olsa da toparlamıştı. Gerçekten merak ediyordum bu işin altından ne çıkacağını ama zamanı gelince öğrenecektim zaten bu sebeple zorlamadım.
Saçlarımın işi bittiğinde Elif'in yüzündeki gülümseme kalbimi sıcacık etmişti. Belki de onu ilk defa bu kadar mutlu görmüştüm. Bende ona gülümseyip elini tuttum ve beyaz spor ayakkabılarımızı giydikten sonra dışarı çıktık.
Onlarda aynı renkti.
_______________________
Şoför bizi parka bıraktığında ona 'işimiz bitince onu arayacağımızı' söyleyerek göndermiştik. Ve tabi ki ilk durak salıncak !!!
_______________________
Akşama kadar Elif'le doyasıya eğlenmiştik. Şimdide elimizde kırmızı kalpli uçan balonlarla şoförün gelmesini bekliyorduk. Yolun karşısına bakarken arka taraftan gelen sesle bir an afalladım.
''Yavruya bak be, yeme içme yanında yat.'' Bana söylenmemiş olmasını umuyordum.
''Şişşt, güzelim arka poz güzelde, dön birazda önden keselim.''
Sinirle derin bir nefes aldığımda tam arkamı dönecektim ki bir kol dönmemi engelledi. ''Arabaya binin.''
Hakan !!
O nereden çıkmıştı şimdi ?
Ben şaşkınlıktan hareket dahi edemezken beni koluyla biraz ittirip ''Hadi'' diye üsteledi. Hiç bir şey diyemeden Elif'in elini tuttuğum gibi arabaya çekiştirdim onu. Arkadan gelen bağırış sesleri ve tenin tene sertçe temas ettiğinde çıkan o seslerden herhangi birinin Hakan'ın sesi olmamasını umuyordum.
Arabaya bindiğimizde Hakan'ın arabaya doğru geldiğini gördüm. Yerde yatan adamların başında kalabalık bir grup vardı. Hakan sert bir şekilde arabaya binip kapıyı da aynı sertlikle kapattığında yerimde sıçramıştım. Gördüğüm kadarıyla ellerindeki eklem yerleri kanlanmıştı, hiç bir tepki vermeden arabayı çalıştırdığında sessizliğimizi koruyorduk.
______________________
Eve geldiğimizde yine aynı sertlikle arabadan inip kapıları kilitlemek için bizim inmemizi bekledi. Sessiz bir şekilde arabadan inip kapıya doğru yürümeye başladık. Hakan'ın adım sesleri tam arkamızdan geliyordu. Kapıyı çaldığımızda, kapıyı açan Samet'in gülen yüzü yavaşça solmuştu. Sanırım yüz ifadelerimizi fark emişti.
''Ne oldu size ya ?''
''İçeri geçin hadi.''
Hakan'dan gelen sesle hepimiz bilinçli yapıyormuş gibi Samet'in arkasından tek sıra vaziyette ayakkabılarımızı çıkarıp eve girdik.
Hepimiz koltuklara oturmuş birinin konuşmasını beklerken, eminim ki kimse Elif'in böyle bir durumda böyle bir cümleyi söyleyeceğini tahmin edemezdi.
Öyle bir cümle söylemişti ki yutkunamadım.
Öyle bir cümle söylemişti ki boğazımdaki yumru inatla gitmemeye devam etti.
''Şana anne diyebiliy miyim ?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...