Samet, Elif'i atlatıp mutfağa geçmemizi sağladığında, hemen mutfak koltuğuna kurulmuş bana da oturmam için eliyle işaret vermişti. Suratımı asmamaya çalışarak oturdum.
Ne konuşacaktık ki ?
''Hadi başla.''
''Neye başlayayım ?''
''Davette ne oldu ?''
''Ne gibi ?''
''Defne, sinirlerimi bozma anlat adam akıllı, sizin için uğraşıyorum ben.''
Bir şey anlamamıştım. Sizden kastı neydi ?
''Sizin için uğraşıyorum derken ?''
''DEFNE.''
Adımı, dişlerini sıkarak söyleyince daha fazla uzatmamam gerektiğini fark ettim. Aksi halde üzerime atlayıp beni boğabilirdi.
''Ya gittik işte, oradakilerle tanıştırdı beni, dans ettik sonra migreni tuttu ben Veli Beye gideceğimizi söylemeye gidiyordum o sırada yağmur başladı. Veli Beyde bizi otelde ağırladı. Bu kadar. ''
Tek nefeste her şeyi kısmen her şeyi söylemiştim. Tabi ki aynı odada kaldığımızı söylemeyecektim. Yada diğer olanlar !
''Migreni tutunca ne oldu ? Yani Hakan, migren ağrısı tuttuktan sonra bir süre sersemliyor. Yaptıklarını pek bilinçli yaptığını söyleyemeyiz ve bu kadarla kalmadığını da biliyorum. Hakan geldiğinizden beri doğru dürüst konuşmadı. Söylediği kelimeler bir elin parmak sayısını geçmez.''
Açıklaması beni düşünmeye itmişti. Eğer migren ağrıyla beraber sersemlik geliyorsa dün yaptıkları bilinçli değildi. Nedense bu durum içimde bir yerleri acıtmıştı. Yüzümün asıldığını fark etmiş olmalı ki kaşlarını çatarken sordu.
''Bir şey oldu değil mi ? Defne anlat, anlat ki yardım edebileyim.''
''Neye yardım edeceksin Samet ? Neye nasıl yardım edeceksin ?''
''Bak, tamam başlarda seni istememiştim. Zorunluluk olarak kabul etmiştim...ama yani... bak sana yardım edeceğim tamam mı. Bir şey sorma sadece bana güven ve dediklerimi yap. Güzel şeyler olacak.''
İçimden bir ses ona güvenmem gerektiğini bağırıp duruyordu. Neden bilmiyorum ama sanırım ben Samet'e güvenecektim. Zaten çoktan güvenmiş sayılırdım, buradaydım ve burada olmaya devam ediyordum, daha ne güvensizliği olacaktı ki ? Gözlerimi kapatıp unutamadığım o dakikaları tekrar yaşayarak utana sıkıla Samet'e anlatmaya başladım.
''Boş oda yoktu, aynı odada kaldık. Hakan dans etmeyi teklif etti neden bilmiyorum, bende kabul ettim. Sonra...sarıldık. Daha sonra uyuduk, hala nasıl aynı yatağa girdiğimizi hatırlamıyorum ama beraber yatmışız. Hakan bir ara kabus görünce uyandırmaya çalıştım. Aynı zamanda yatakta tepiniyordu. Saçlarını çekiyordu. Onu öyle görünce korktum, üzüldüm. Bende üzerine oturdum, onu sabitleyebilmek için sonra bir anda uyanıp...beni altına yatırdı.''
Gözlerimi açıp Samet'e baktım. Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
''Eee sonra ? Aranızda -''
''Hayır. Öyle değil sadece....sadece öptü. Ve özür diledi. Sonra bana sarılmak istedi. İzin verdim çünkü kötü görünüyordu. Ama uyku arasında 'yaşanmamış gibi olsun' dedi.''
Bu konu canımı acıtıyordu. Evet sakin kafayla düşününce, hoş bir adamdı. İnkar etmeyecektim, ondan etkileniyordum ama daha fazlası yoktu. Zaten etkilenmekte ciddi bir şey değildi. Her kadın ondan etkilenirdi. Ama içten içe üzülmüştüm. Daha önce başıma iğrenç olaylar gelmişti. Kendimi her zaman korumuştum ama Hakan'a nasıl teslim olduğumu anlayamamıştım. Üstelik 'etkilenme' bile olsa sonuçta ortada his diyebileceğimiz bir şey vardı ve onun beni kullanmış olması canımı daha fazla yakıyordu. Sanırım daha önce bana yapılmak istenen şeyler gibi olduğunu düşündüğüm içindi bu tepkim. Hakan'ın bana öyle bir şey yapmayacak olmasını bilsem bile, olayın sadece öpücük olması bile bu düşüncemi engelleyemiyordu. Samet'e baktığımda düşünceli düşünceli yüzüme bakıyordu. Bir şey diyecekti ama söylemek ve söylememek arasında kalmış gibiydi.
''Samet bir şey diyeceksin. Söyle hadi.''
''Evet bir şey diyeceğim ama nasıl söylemem gerektiğini bilmiyorum. Sanırım önce sana bir itirafta daha doğrusu bir açıklama da bulunmalıyım.''
Derin bir nefes aldı.
''Seni başlarda istemediğimi biliyorsun. Ama bu seni tanımadan önceydi. Hayatta kalabilmek için mücadele etmişsin ama her kapı dolaylı yoldan yüzüne kapanmış. Hırsızlık yapmayı istemediğini, mecbur kaldığını söylemene gerek yok çünkü bunu gözlerinde görebiliyorum. Seni takdir ettim Defne. Kendine sahip çıkmayı bir şekilde başarmışsın. Açıkçası gitmeni istemiyorum, sende gitmek istemiyorsun bunun farkındayım. Elif mutlu, sana alıştı. Ben ve Hakan'da alışmış sayılırız. ''
Söylediklerini kafamda iyice tarttım. Benim için her söylediği anlamlı ve güzel şeylerdi. Sanırım bende Samet'e baya baya alışmıştım.
Ama Hakan ?
Asla. Nemrut herif. Aklıma geldi yine çatıldı kaşlarım.
''Bir şey söylemeyecek misin ?''
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum ki konuşayım ?
''Neyse sen düşün, eğer burada kalmaya devam etmek istiyorsan sana yardım etmeme izin ver.''
''Burada kalmayı tabi ki istiyorum ama ne tür bir yardımdan söz ettiğimizi anlayamadım.''
''Sadece Hakan'ın sana alışma sürecini hızlandıracağım.''
''Nasıl yani ?''
''Yani ; seninle daha fazla konuşmasını sağlayacağım. Çünkü Hakan benden daha ketumdur. Bu işi gidişata bırakırsak işimiz iş.''
''Peki bunu neden yapacaksın ?''
''Bu kadar soru sorma sadece bana ayak uydur.''
Sadece başımı salladım ve konuşmamız Elif'in çığlığıyla bölündü. Apar topar mutfaktan salona geçtiğimizde Hakan'ın merdivenden yukarı çıkan bacaklarının yarısını görmüştüm. Bizde hemen peşinden çıktığımızda Hakan benim odama dalmıştı, benim odama girmesini tuhaf karşılasam da onun arkasından bizde odama girdiğimizde gördüğüm manzarayla donmuştum.
Elif, benim pedlerimden bir adet almış ve paketi açıp bacağına yapıştırmıştı.
Sanırım ağda yapmaya çalışıyordu !
Olamayan tüylerine !
Rezillik diz boyuydu.
''Dayıcım ne yapıyorsun sen ?''
Hakan'ın meraklı ve şaşkın sesinden anladığım kadarıyla Elif'in ne yapmaya çalıştığını dahası neyle ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı, fakat az sonra sırtının aniden gerilmesiyle fark ettim ki Elif'in bacağına yapıştırdığı şeyin ne olduğunun sonunda farkına varmıştı.
Ve o an küçük sarı şekerimin sesi odayı kapladı.
Onun bu haline gülsem mi ? Bizi düşürdüğü rezilliğe ağlasam mı ? Bilememiştim.
''Ayda yapmaya çalışıyoyum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...