SARMAŞ DOLAŞ

4.5K 217 4
                                    

Gözlerimi titreyerek açmıştım. Dişlerim birbirine çarpmaktan kırılma noktasına gelmişti. Hava hala karanlıktı ayın loş ışığı hafifçe aydınlatıyordu odayı, yağmur sesini duyuyordum. Sol tarafa döndüğümde daha doğrusu dönmeye çalışıp başaramadığım da duraksadım, kollarım dahil beni komple saran bu kollar Hakan'ın olamazdı değil mi ? Lütfen olmasındı. 

Başımı hafifçe döndürdüğümde utanç kalbimi çatlatacak kadar yoğundu. Biz neden sarmaş dolaş yatıyorduk ? Bu hale nasıl gelmiştik ?

Biraz kıpırdanıp kollarını gevşetmeye çalıştım ama sadece çalıştım bir yararı olmadı, o kadar sıkı sarmıştı ki vücudumu, nefes alırken zorlanıyordum, kıpırdanmaya başlamasıyla başımı hafifçe ona doğru döndürdüm. O kadar mükemmel bir manzara vardı ki karşımda bir an donup kaldım. Ama bir şeyler mırıldandığını işittiğimde dikkatim tamamen o yöne kaydı. Başını sağa ve sola sallıyordu yavaş başlamıştı bu harekete ama artık seri bir şekilde hareket ediyordu. Kaşlarım çatıldı. Söylediği şeyleri anlamak için başımı el verdiğince geriye döndürüp kulağımı dudaklarına yaklaştırdım ve odaklanmaya çalıştım bunu yapmak zordu çünkü yatakta resmen çırpınıyordu. Ama şu kelimeleri işitmiştim. 

''Defolun....ikinizden de tiksiniyorum.....bir daha....çıkmayın."

Ne oluyordu ?

"Hakan ?"

Adını seslendim belki uyanır diye ama bir işe yaramadı. Kolları bir anda çözüldü, doğurulup yüzüne baktım ama hala aynıydı. Elleri saçlarını kavradı ve çekiştirmeye başladı. O kadar çok çekiyordu ki bir an derisini yüzecek sandım. Migreni tutacaktı, yüzü ter içinde kalmıştı, kıpkırmızıydı. Ellerini tuttum ve saçlarından ayırmaya çalıştım. Ama gücüm yetmiyordu, adını sayıklamaya başladım.

"Hakan, kendine gel lütfen."

"Hakan uyan lütfen, Hakan."

Gözlerimden akan yaş Hakan'ın yüzüne damlıyordu. Vücudunu sabitleyemiyordum. Bir anda kucağına çıktım. Ata biner gibi oturmuştum biraz olsun kesilmişti hareketleri. Ellerini daha sıkı kavradım yumruklarını ovarak ellerini açmaya çalışıyordum. Bir anda tüm hareketleri kesildi ve sabit kaldı. Ardından ağzımdan kaçan çığlıkla birlikte yatakta ters döndük, şimdi o benim üzerimdeydi. Ellerimi sıkıca başımın üzerine sabitlemişti ve gözleri dikkatle beni inceliyordu. Sık nefesleri yüzüme çarpıyordu ve loş ışıkta, ayın aydınlattığı ölçüde, yağan yağmur eşliğinde göz gözeydik. Bir an sonra başı boynuma gömüldü. Kalbim ağzımdan fırlayacak gibiydi, vücudumun titremesini şimdi hatırlamıştım. Üşüyordum kesin hasta olmuştum bornozla yatarsam böyle olurdu. 

Bornoz ?

Bornoz!!

Üzerimde bornoz vardı. 

Üzerimizde bornoz vardı.

Ve şuan benim üzerimde bir nevi yatıyordu. İstem dışı bacağımı bükmeye çalıştım ve aynı anda pişman oldum. Çünkü vücudu gerilmişti. Çok güzel, kendimi tebrik ediyordum. Başı yavaşça boynumdan kalktı ve milimlik uzağımda durdu. Alınlarımız değiyordu, burunlarımız değiyordu, dudaklarımız değmek üzereydi, kalbim durmak üzereydi ve ben bayılmak üzereydim. Bu kadar adrenalin fazla geliyordu. 

Ve... dudaklarımız değdi.

Bir anda bütün sesler kesildi. Hareketlerimiz, nefes alıp verişlerimiz...

Benim gözyaşlarım şakaklarımdan akarken, onun gözyaşlarından bazıları benim gözyaşlarıma karışıyor, bazıları ise dudaklarımız arasında kayboluyordu. Bu benim ilkimdi, belki öpücük sayılmazdı sadece birbirlerine değmişlerdi ama... sonuçta ilk olmuştu.
Gözlerim, gözlerinden ayrılmıyordu. Kendindeydi, bunun farkındaydım ama sanırım olanlara anlam veremiyordu. Mesela neden beni öptüğüne ? Dudakları tekrar dudaklarımı kavrayınca dedim ki 'varsın ilk öpücüğün bu suratsız, gözü yaşlı adamın olsun Defne'.
Karşılık vermeyi bilmem ben ama izlediğim bir filmde, kız dudaklarını adamın öpüşüne karşılık vermek ve kolaylaştırmak için araladığını söylemişti tabi o sahnede yüzüm kızarmıştı ama öyle şeyler yayınlanıyordu ki televizyonda artık herkes her şeyi biliyordu. Dudaklarım aralandığında dişlerimizden çıkan ses vücudumun daha çok titremesine sebep olmuştu. Hakan'da fark etmiş olmalı ki aniden doğrulup ellerimi bıraktı. Bir kaç tane derin nefesten sonra üzerimden inip dizleri üzerinde, bornozumun aralanmış önünü kapattı ve kemerimi sıktı. Ben ise mumya gibi yatıyordum. 

"Özür dilerim Defne, çok özür dilerim. İstem dışı oldu hepsi."

İstem dışı oldu hepsi.

İstem dışı.

Sesimi zar zor bulup karşılık verdim.

"Ben....şey....sorun değil."

Gözyaşlarını silip yüzüme baktı masum masum. 

"Senden bir şey daha istesem ?"

Başımı salladım evet anlamında. 

"Sana sarılarak uyuyabilir miyim ?"

YALANCI DADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin