''Defnee ! Kızım iki numaraya bakar mısın ?''
''Bakıyoruuum.''
Önlüğümü bağlayıp hızlı adımlarla iki numaralı masaya doğru ilerledim. Cebimden sipariş defterimi çıkarırken müşteriye gülümsüyordum. Bir kadın bir erkekti. Neşeyle sordum.
''Hoş geldiniz. Evet ne alıyorsunuz ?''
Kararsızca menüye bakıp bana döndüler. Parmaklarında yüzük vardı. Sanrım evliydiler. Kadın bana gülümseyerek söze girdi. ''Biz biraz kararsız kaldık. Siz ne önerirsiniz ?''
''Güveçte kremalı mantarlı tavuğumuz harikadır. Malzemeleri bu sabah getirtildi, tazecik.''
''Pekala iki porsiyon alalım o halde.''
''Hemen. Yanına içecek bir şey ?''
''Hayır teşekkür ederiz.''
Listeme siparişi yazıp gülümseyerek başımı salladım ve yanlarından ayrılarak mutfağa ilerledim.
''Şefim ! Güveçte kremalı mantarlı tavuk, iki porsiyon.'' Aşık gülerek cevap verdi.
''Tamamdır.''
Gülümseyerek mutfaktan çıktım ve dükkana bir göz gezdirip kimsenin bana ihtiyacı olmadığını görünce telefonumu elime aldım. Kilit ekranını açtığımda karşıma çıkan Hakan ve benim fotoğrafıma gülümsedim ona çok sinirliydim ama yine de...öyleydi işte.
Dün gece Samet'i aramış benim galerime girip girmediğini sormuştum. O da bana çantam bulunduğunda içini kontrol ettiğini sonra odama koyup bir daha açmadığını söylemişti. Elif'te çantamı kurcalamayıp telefonumu açamayacağına göre geriye bir tek... Hakan kalıyordu.
Her ne kadar bir yanım ihtimal vermese de ondan başka seçenek yoktu. Telefonum hırsız tarafından hiç açılmamıştı. Birden gülmeye başladım. Dünde kesin bilerek gelmişti buraya. Kalbim onun için üzülse de aklım hak etti daha fazla sürtsün burnu diyordu. Çok kırılmıştım bu kadar büyük bir öfkeyi hak etmemiştim.
''Neye gülüyorsun sen ?'' Aşık'ın birden arkamdan gelmesiyle irkildim.
Kalbimi tutarak ona döndüm. ''Korkuttun beni.''
''Özür dilerim. Dalmışsın ?''
Gözü telefon ekranıma kaydı ve ifadesiz bir şekilde baktı, bir an sonra hafif bir gülümsemeyle bana döndü. ''Güzel çıkmışsınız.''
Tereddütle gülümsedim. ''Teşekkür ederim.''
Ah bu durumlarda ne yapacağımı bilemiyordum. Aşık'ın bana karşı duygusu olması ihtimali beni ürkütüyordu çünkü onunla arkadaşken güzeldik. Kalbimde, her ne kadar kızmış olsam da Hakan vardı.
''Sipariş hazır bu arada.''
Başımı sallayarak telefonu cebime koydum ve servis tezgahına ilerledim. Tabakları elime aldığımda gülümseyerek masaya götürdüm ve afiyet olsun diyerek uzaklaştım.
O sırada Aşık'da mutfağa geçmişti.
Öğleden sonra gelen kalabalık grupla bir daha nefes dahi alamamış üstüne mesaiye kalmıştık.
________________________
''Aahh ! Ölüyorum. Çift görmeye başladım. Beynim uyuştu. Allah'ım sana geliyorum yarabbim ! Aşık tut beni.'' Aşık'ın koluna sarılmış bir vaziyette yalpalaya yalpalaya söyleniyor bütün gücümü kullanarak ne yapmaya çalıştığımı ben dahi bilmiyordum.
O ise kahkaha atarak gülüyor. Kolunu koparmama engel olmaya çalışıyordu. ''Dur, ayağını burkacaksın düzgün yürüsene.''
''Ayaklarım yan basıyor Aşık. Her yanım burkulmuş benim. Ah esnaflık ne zor işmiş. Herkes öğle arasına bize gelmişti. Çok kalabalıktı. Bir o yana bir bu yana koşturmaktan iflahım kesildi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...