YAŞANMAMIŞ GİBİ

4.6K 210 5
                                    

Uykum ikinci kez bölündüğünde yavaş yavaş kırpıştırdım kirpiklerimi, odada tek olduğumu anlamak için etrafa bakmama gerek yoktu çünkü Hakan olsaydı kokusunu hissederdim. 

Pis korkuyordu çünkü ! En sevdiğim koku toprak kokusu kokmuyordu !

Uyuz herif. Dün gece olanlar daha doğrusu sabaha karşı olanlar aklıma gelince sinirlerim bozuldu yine.

Bana sorduğu o sorudan sonra verebildiğim tek tepki kafamı sallamak olmuştu. Kendinde olduğunu biliyordum, emindim, ama olduğundan farklı davranmıştı. Belki de gördüğü kabusa yormalıydım. Peki dans ? İşte onu yorabileceğim bir şey yoktu. Sonra bana sarılmıştı ve kısa sürede uyumuştu. Ben ondan sonra yarım saat uyumak için kıvranmıştım. Pekala buraya kadar çok fazla takacağım şey yoktu hepsini bir şekilde sineye çekebilirdim ama uyku arasında mırıldanırken şu kelimeleri seçebilmiştim 'yaşanmamış gibi olsun'. 

Bu ne demekti şimdi ?  Oyuncak mıydım ben ? Sen gel önce sapık sapık konuş, sonra özür dile, sonra dansa kaldır yakın temas kur, aynı yatağa gir, sonra öp, sonra gel bir daha öp, sonra sarılmak iste, en sonda yaşanmamış gibi olsun de. Tabi canım çünkü Defne önüne gelenle uyur, öpüşür, sarılır, ne sorunu olacak değil mi ?

Suratsız herif. Ne hoşlanacağım ondan be ! Bende neyden korkmuşum.

Söylene söylene kalktım yataktan, çokta umurumdaydı yani. Hatırlamak istemiyorsa hatırlamasın. Bu adam benim ayarlarımı bozuyordu ! Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve kapının arkasındaki kıyafetlerimi alıp banyodan çıktım, zaten Hakan yoktu. Yatağın yanına gidip kıyafetlerimi bıraktım ve bornozumun kuşağını çözdüm. Bornoz ayaklarının dibine düştüğünde yatağa eğilmiş taytımı alıp giymiştim daha sonra elbisemi almıştım. Elbiseyi dikkatli bir şekilde üzerime giydiğimde sıkışan fermuara lanet ettim. Zaten dekolteli bir elbiseydi. Fermuara ne gerek vardı ? Gayet rahat girerdim ben elbiseye üstelik likralı esnek bir kumaştı. Ama yapacak bir şeyde yoktu. Hakan gelince ondan rica edecektim mecbur. Fermuarı bıraktım ve saçlarımı düzeltmeye başladım, kabarmıştı ama bu hali güzeldi, zaten ben saçlarımı kabarmışken de beğenirdim. Elimle çok karışık olan yerleri düzelttim ve fazla oynamadan öylece bıraktım, çantamdan Samet'in ihtiyacım olur diye koyduğu kırmızı rujumu aldım ve üst dudağıma sürüp ruju iki dudağıma da yedirdim böylece çok kırmızı olmayacaktı. Aslında makyaj yapmazdım ama doğru düzgün uyuyamadığım için göz altlarım çıkmıştı ve yüzüm bir hortlak kadar beyazdı. Tam rujumu çantaya koyduğum sırada odanın kapısı açıldı, gelen Hakan'dı başka kim olabilecekse ?Sabır çekerek doğruldum. Sinirlerim gerilmişti yine. 

"Hazır mısın ?''

Yavaşça ona döndüm, eski Hakan olmuştu bile. Soğuk, kibirli, nemrut herif. 

İçimden söylenmelerime ara verip cevap verdim.

"Evet, ama fermuarım sıkışmış çekemedim, sen çeker misin ?"

Başını salladı ve yanıma gelip fermuarımı biraz uğraştıktan sonra çekti. Hemen sonra geri çekilmiş banyoya girmişti. Bende ayakkabılarımı giyip tamamen hazır hale gelmiştim üzerime de şalımı aldığımda tamamdım. 

Bir kaç dakika sonra banyodan çıktı ve odaya bir göz atıp tahminimce unuttuğumuz bir şey var mı diye kapıya ilerledi. Bende arkasından ilerliyordum. Bir ara çantayı kaldırıp kafasına vuracakmış gibi bir hareket yaptım ama her an arkasına dönüp görebilirdi bu yüzden hemen indirdim elimi. Gerçekten sinirlerim bozulmuştu şeytan diyor çıkar ayakkabıyı yapıştır kafasına. 

Asansöre bindiğimizde ikimizde sessizdik. Otelden çıkarken de aynı sessizlik hüküm sürüyordu. Veli Bey'i görmemiştik. Ama şuan bunu düşünecek değildim. Hakan'da pek takmış gibi durmuyordu. Araba bir vale tarafından önümüze getirildiğinde bindik ve yolculuk başlamış oldu.

_______________________

Birinin bedenimi sardığını hissettiğimde uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum. Yüzüme çarpan ılık hava o kadar güzeldi ki gözlerimi açmaya üşendim ve bütün organlarıma yayılan bu muhteşem kokuyu içime içime çektim. Birinin kucağında sallana sallana taşınıyordum ve bu kişi Hakan'dı. Bu pis muhteşem koku sadece ona aitti çünkü. Az sonra kapıya atılan tekme sesleri duydum, ben kucağında olduğum için ellerini kullanamazdı sonuçta. İyi de olmuştu alırdım işte intikamımı, taşısın. Kapının açıldığına dair ses gelince numarama devam ettim zaten gözümü açasım yoktu halsizdim. Bir iç çekiş sesi duydum. Sonra küçük bir çığlık.

''Hiiii. Dayııım. Defne'ye ne oldu ki ?''

''Dayıcım hadi koş Defne'nin odasının kapısını aç bana.''

''Tamam.''

Şimdi merdivenlerden çıkıyorduk. Aslında biraz acımadım değil. Dün zaten migreni tuttuğu için ağrı çekmişti. Kabus görmüştü. Bu günde bir saat direksiyon sallamıştı. 

Ama bana sökmezdi...tamam belki biraz, ama intikamımı almalıydım. 

Sırtım yatakla buluştuğunda derin bir nefes verdim. Ben düşünürken bu kadar gerildiğimi hissetmemiştim. Ama şimdi vücudum ağır bir yükü üzerinden atmış gibi hissediyordum. Hakan hala odadaydı. Neden çıkmadığını anlamamıştım. Sonra sağ ayak bileğim kavrandı ve ayakkabım ayağımdan çıktı. Aynı şey diğer ayağıma da olunca rahatlamış ve heyecanlanmıştım. Sonra üzerime bir örtü örtüldü ve odadan çıkıldı. 

Ah bu suratsız adam beni gerçekten yoruyordu. 

_______________________

Gözlerimi açmama sebep Elif'in alt katta attığı çığlıklardı. Büyük ihtimal Samet tarafından gıdıklanıyordu. Pencereye başımı çevirdiğimde akşam olduğunu gördüm acıkmıştım, karnımda guruldamaya başlamıştı zaten. Yataktan kalktım ve üzerimi çıkardım. Siyah bir eşofman ve beyaz bir tişört giyip yüzümü yıkadım ve saçlarımı toplamadan odadan çıktım. Merdivenleri indiğimde tahmin ettiğim gibi Samet Elif'i gıdıklıyordu. Hakan ise koltukta suratsız bir ifadeyle televizyon izliyordu. Beni ilk fark eden Samet olmuştu. Kafasıyla mutfağı işaret ettiğinde şaşırmıştım. Anlaşılan konuşmamız gereken bir davet vardı.


YALANCI DADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin