Kulağıma gelen seslerle bilincim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Gözlerimi kırpıştırarak araladığımda hemen tepemde Hakan'ı fark ettim. Değişik bir yüzle bana bakıyordu. Bir an sonra aklıma beni öpüşü geldi.
Beni öpmüştü.
Hakan beni öpmüştü !
Aniden doğrulmaya çalıştım.
''Dur, iyi misin ? Hemen kalkma.''
''İy...iyiyim...''
Hakan'ın yardımıyla ayağa kalktığımda hala sinema salonunda olduğumuzu fark ettim. İnsanların yarısından çoğu çıkmıştı. Geri kalanı da benim ayaklandığımı görünce çıkmaya başlamıştı. Hakan'la karşılıklı bir şekilde ayakta dikiliyorduk. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne söylemem gerekiyordu ? Hakan gözlerimin içine bakarken ağzım kurumuştu, konuşamazdım ki.
En sonunda Hakan ''Hadi çıkalım'' diyerek bana arkasını döndü. Kaşlarımı çattım, gereğinden fazla tepkisiz durursam ne beklerdim ki ? Kesin kızdığımı veya rahatsız olduğumu düşünmüştü. E sonuçta patron çalışan ilişkisini de o koymuştu ve şimdi beni öpünce rahatsız olduğumu düşünmesi normaldi. Çantamı elime alıp arkasından ilerlemeye başladım. Ne yapabilirdim ? Ondan hoşlandığımı söyleyemezdim. En azından şimdi değil. Peki başka zaman ?
Ben düşünürken çoktan asansöre gelmiştik. Kapının açılmasını beklerken derin nefesler alıp duruyordum. Kapılar açıldı, içeriye girdik. Yan yana dururken gözüm sürekli ona kayıyordu. Bakışlarımı yere indirirken gözlerim bir an ellerine kaydı. Elleri yumruk olmuştu. Ürkek bir şekilde gözlerimi tekrar yüzüne sabitledim. Çantamı sol tarafıma aldım usulca. Şimdi yapacağım şey cesaret istiyordu ve ben bunu yapacaktım !
Sağ elimi yavaşça onun sol eline doğru götürdüm. Gözlerimi kapatıp elimi çok hafif bir şekilde elinin üzerine koydum. Tekrar bayılmazsam iyiydi. Bir an bekledim bir tepki vermeyince hayal kırıklığı ve pişmanlıkla gözlerimi açıp elimi geri kaçırıyordum ki, benimkinin aksine büyük bir el elimi kavradı.
Sımsıkı hemde.
Hakan'la göz göze geldiğimizde ikimizinde gözlerinin parladığına emindim. Bana doğru yaklaşmaya başlayınca bacaklarım titremeye başlamıştı bile. Birbirimize değmemize ramak kalmıştı, gözlerim kapandı. Dudaklarım kurumuştu heyecandan. Tam dudaklarımız tekrar birleşecekken ''Emin misin ?'' diye sordu, belli belirsiz başımı salladım dudaklarımız aniden birbirine değdiğinde bayılmamak için dua ediyordum. Bacaklarımın beni taşıyabileceğinden emin değildim bu yüzden ellerimi Hakan'ın avuçları arasından çekip omuzlarına koydum. O da durumumu anlamış olacak ki kolları belimi sıkıca sardı....tam o sırada o ses duyuldu. Asansörün kapısı açıldı ve insanlar içeriye girmeye başladı. Biz ise hızla birbirimizden ayrılıp asansörden çıktık. Bu ne kadar zor bir şeydi yahu. İnsan ne yapacağını şaşırıyordu.
Arabaya doğru yürürken Hakan tekrar elimi tuttuğunda bu sefer bende onun elini kavradım. Sımsıkı.
Arabaya geldiğimizde cebinden anahtarını çıkardı ve kapıları açtı. Sessiz bir şekilde arabaya bindik. Ben çantamı dizlerimin üzerine koymuş çantamın tokasıyla oynarken Hakan ellerini direksiyona koymuş parmaklarıyla ritim tutturuyordu. ''Defne'' başımı aniden ona çevirdim. Sanki bunu bekliyormuş gibi.
''Benden bir açıklama beklediğinin farkındayım. Belki içten içe kızıyorsun seninle konuştuktan sonra böyle bir şey yapmam akıllıca değildi çünkü. Ama...içimden geldiği gibi davranmak istiyorum artık, kendimi engellemek istemiyorum. Ben kolay şeyler yaşamadım. Henüz anlatmaya hazır değilim ve anlatabileceğimi de sanmıyorum ama çok severken büyük bir ihanete uğradım. Kabuslarımda hep...o...o sahneyi görüyorum. Sadece bunu bil olur mu ? Ben... denemek istiyorum. Seninle...eğer sende kabul edersen ?''
''Üzgünüm, yaşadığın şeyler için, ama sana kızmadım...bende isterim..denemeyi'' mırıl mırıl konuşmuştum ama anlamıştı, ellerinin direksiyon üzerindeki gevşemesi bunu kanıtlıyordu.
''Nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum.''
Ona baktım ve birden gülmeye başladım. ''Doğrusunu istersen bende bilmiyorum.''
''Yaşayıp görelim o halde'' dediğinde gözlerinin içine baktım ve mırıldandım.
''Yaşayıp görelim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...