K A T Y
Biyoloji labaratuvarına doğru adımlarken, bir yandan boynumdaki siyah kolye ile oynuyor, diğer yandan da not tuttuğum ve başka bin bir türlü yazı yazıp resim çizdiğim deftere bakıyordum. Bay Malik, benden son derste bahsettiği kimya dersi notlarımı ona götürmemi istemişti. Ve benim onların nerede olduğu ile en ufak bir fikrim bile yoktu.
Onları bulmalıydım çünkü kimya dersim çok iyiydi ve Bay Malik'in gözde öğrencilerindendim. Onu hüsrana uğratacak küçücük bir şey bile yapmak istemiyordum fakat yeni bir eve taşındığımız için tüm eşyalarım birbirine girmiş durumdaydı. Kim bilir bahsettiği notlar neredeydi...
Labaratuvardan içeri adımlarken, siyah ojeli parmaklarımın arasındaki koyu kahve tonundaki kitabı sıktım. Biyoloji eşlerimiz her zaman sabit kalmaz, sürekli Bay Hood tarafından değiştirilirdi. Geçen sefer okulun şıllığı Elsa ile oturmuştum ve Tanrı'ya şükür artık buna mecbur değildim. Tüm gün Bay Hood'u düşünüp kendine dokunduğundan bahsetmiş ve benim delicesine uykumu getirmişti. Öğretmenlerine ilgi duyan kızlardan sayılmazdım. Şey, sanırım Bay Hemmings hariç.
"Katy!"
İsmimi seslenen kişiye döndüğümde, bunun Bay Hood'dan başkası olmadığını gördüm. Oturduğu masadan eliyle beni yanına çağırdı ve ben onu ikiletmeden kapıdan geçip yanına ulaştım. Herkes yerlerine oturmuştu ve muhtemelen benim nereye oturacağımı gösterecekti.
"Günaydın, Bay Hood," dedim yanına vardığımda, gülümseyerek. Kolsuz, siyah atleti ve onu bizim gibi genç gösteren dar kotlarıyla her zamanki hâlindeydi.
"Günaydın, Katy. Yerine geçmeden önce sana da söyleyeyim; bu sefer yanında oturan biyoloji eşin sene sonuna kadar, ben aksini söylemedikçe, aynı kalacak." Bay Hood ciddiyetle belirttiğinde, başımı salladım."Şimdi..." Gözleri ile sınıfı taradı ve tekrar bana döndü."Bay Evans'ın yanı boş görünüyor. Yerine geçebilirsin."
Ona son kez gülümsedikten sonra, söylediği yere doğru adımladım. Bay Evans'ın kim olduğunu sormama bile gerek yoktu. Tristan Evans denen çocuğun adını neredeyse her gün okuldakilerden duyuyordum. Şey, aslında, çoğu zaman kızlardan... Ve çoğu zaman tuvaletteyken.
Tristan ile oturmak elbette isteyeceğim en güzel şey değildi. Fakat, en azından bir Elsa'dan iyiydi. Bir erkekti ve benimle konuşacağını sanmıyordum. Ders dışında pek bir ortak noktamız olduğu asla söylenemezdi. Bundan daha önce tek bir konuşmaya bile sahip olmamıştık; Aynı sınıfta olmamıza rağmen.
Üstünde deney malzemeleri ve tuhaf ilaçların ve bir kaç tüpün ve bir musluğun olduğu masanın ardında duran sandalyeye oturdum. Tristan ile henüz göz göze gelmemiştik fakat burada oturuyor olduğumu fark ettiğini biliyordum. İkimiz de Bay Hood'un tahtaya çizdiği birkaç şekle bakıyorduk. Bay Hood öğretmen konumundayken ciddi oluyordu. Onu okul dışında gördüğüm zamanlarda ise, umursamaz, haylaz bir erkek çocuğu gibi duruyordu.
"Merhaba, Katy." Tristan'ın olduğunu tahmin ettiğim, yanımdan gelen ses ile yerimde kıpırdandım. Yani sahiden derste konuşmak zorunda mıydık? Tek iyi olduğum şeyi de onun yüzünden kaybedip, güzel notlarımın elimden alınmasını istemiyordum. Pekâla, biraz abartıyor olabilirdim. Sonuçta tek bir 'selam'dan zarar gelmezdi.
Ona döndüm ve kısaca gülümseyip, "Selam, Tristan," dedim. Ardından tekrar Calum Hood'u dinlemeye çalıştım. Fluid Mosaic Model olarak adlandırılan resmi tahtaya kabataslak bir şekilde çiziyordu, bir yandan hakkında bahsederken.
Tristan'ın duymayı beklemediğim kıkırtısı kulaklarıma dolunca istemsizce kaşlarımı çattım ve sinirle soluyarak ona döndüm. Artık dersi dinlemek istiyordum."Neye gülüyorsun, Evans?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Bed Friends // Evans
FanfictionKate, Evansların sahip olduğu lisedeki en sıradan kızdı. Tristan onu bulduğunda, artık hayatında sıradan olan hiçbir şey olmadığını fark etmesi uzun sürmeyecekti.