T R I S T A N
Elindeki buzla, sol gözümün altındaki şişliğe baskı yapan Eve'i on beşinci kez ittim. Yine gözlerini devirip, yaptığı şeyi tekrar etti. Sağ tarafımda oturan Logan ise kafa ütülemekten başka bir şey yapmıyordu. Dirseğimi ağzına geçirmeme az kalmıştı.
Bekleme odasında yalnızca iki sandalye vardı. Birinde ben oturuyordum, karşımda ise o piç herif. Kate'in, elindeki bir bez parçasıyla o şerefsizin kan akan dudağını silmesini izlemek bile çileden çıkarıcıydı. O çocuğun üzerine tekrar atlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Eve'i bir kez daha ittiğim sırada içeriye nihayet Bayan Carter girmişti. Benim ve yüzünü iyice benzettiğim Styles'ın suratına kınayarak baktı. Ardından, "Odama," dedi. Kapıyı açıp, içeriye girmeden önce, "Siz de, Bayan Hamilton," diye eklemeyi de ihmâl etmedi.
Kate'i de yanına çağırması beni huzursuz etmişti. Bu kavgadan hiçbir ceza almadan çıkamayacağımı biliyordum zaten, ama Kate'i de suçlamasını beklemiyordum. Onun hiçbir suçu yoktu.
Bu kavganın çıkma sebebi olmak dışında.
Kate, dudağı kanayan çocukla birlikte içeri girdi. Sinirle yerimden kalkıp, ben de arkalarından girdim ve işe yaramaz arkadaşlarımı bekleme odasında bırakarak, kapıyı arkamdan kapattım.
Bayan Carter masasının arkasında oturmuştu. Dirseklerini masaya dayayıp, ellerini birleştirmişti. Bir kedininki kadar parlak ve yeşil olan gözleri üzerimizde dolaşıyor, bize duyduğu kızgınlığı hissettirmek istiyordu. Fakat, ne yazık ki, bu benim üzerimde işe yaramıyordu. Aklım tamamen yanımda duran, benden yirmi santim kadar kısa olan Kate'deydi. Aramızdaki adımlık mesafeye rağmen kokusunu alabiliyordum. Odaya girdiğinden beri etraf onun kokusuyla kaplı gibiydi. Aklımı başımdan alıyordu. Odaklanamıyordum.
Ona birkaç saat öncesine kadar berbat sözler sarf etmiştim. Ama, o sözleri hissederek söylememiştim. Kalbim acıyordu; bana yapmış olduğu şey çok kötüydü. Kate tarafından terk edilmek beni dağıtmıştı. Los Angeles'a gelene dek, kızgınlığım ve kırgınlığım geçmemişti. Ama bu sabah Kate'i aylar sonra ilk kez tekrardan görmek, tüm acıyı silip atmıştı. Ben yine onun büyüsüne kapılmıştım.
"Affedilemez bir şey bu!" Bayan Carter'ın birden çıkan yüksek sesi beni düşüncelerimden koparmıştı. Gözleri şimdi hiddetle daha da parlıyorlardı. "Daha üniversitenin ilk dönemi başlayalı sadece birkaç gün oldu! Ve siz daha şimdiden senelerdir asla kuralların dışına çıkılmayan okulun adını lekeliyorsunuz. Bu, öylece işin içinden sıyrılabileceğiniz bir durum değil, üzgünüm."
Eliyle hemen yanında duran suyu aldı ve birkaç yudum içti. Bu sırada, Kate'e baktım. Sadece, gözümün ucuyla bakmayı planlamıştım, onunla göz göze gelmeyi değil.
"Hepinizle ilgili olan olumlu düşüncelerimi yok ettiniz." Bayan Carter kaldığı yerden devam ederken bile, az önce Kate'le göz göze gelmenin verdiği heyecanı üzerimden atamıyordum. "Bunun için her birinize farklı cezalar vereceğim. Kimden başlamamı istersiniz?" Gözlerini hepimizin üzerinde gezdirdi, ve Styles'ta durdu. "Harry," dedi. "Bu üniversitedeki tam burslu öğrencilerden biri. On kişilik kontejana girmen senin için bir dönüm noktası olmalı. Oh, hey, sanırım bursunu iptal etmeliyim."
"Hayır!" Harry ve Kate aynı anda bağırdılar. Göz devirdim.
"Bunu yapamazsınız," dedi Kate. "Lütfen, yapmayın. Harry'nin bir suçu yok. Hepsi benim suçum."
Harry, Kate'in elini tuttu ve başını sallayarak susmasını işaret etti. Bayan Carter sorarcasına bana döndü. Yutkundum ve Harry ve Kate'e baktım. Harry sinirli görünüyordu, Kate ise gözleriyle yalvarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Bed Friends // Evans
FanfictionKate, Evansların sahip olduğu lisedeki en sıradan kızdı. Tristan onu bulduğunda, artık hayatında sıradan olan hiçbir şey olmadığını fark etmesi uzun sürmeyecekti.