"Mekân, burası."
Yaklaşık on beş dakikalık bir yolculuk sonrasında, partinin yapılacağı eve varmıştık. İçeride olmak garip hissettiriyordu. İnsanların sarhoş ve tuhaf bakışlarından kendimi soyutlamak isteyerek, etrafta göz gezdirdim. Her yer ışıklı süslerle doluydu.
Neredeyse tüm son sınıfları burada görebiliyordum, ve şaşırmıyordum. Kimse son partisini kaçırmak istemezdi. Burası son kez bir bira içip, son kez rastgele birine pantolonunu indirmek isteyen öğrencilerle doluydu. Herkesin elinde kırmızı plastik bir bardak görebiliyordum.
"Kapın bir tane, çocuklar." Az sonra aynı bardakları sarışın bir çocuk ellerinde bize doğru getirdi. Tristan'a baktım. Hem içip içmemem gerektiğini tartıyor hem de çocuğun öğrendiği gerçekten sonra neden hâlâ normal davrandığını merak ediyordum.
Plastik bardağı aldım, ve koca bir yudumu boğazımdan aşağı uğurladım.
Tristan da bir tane almıştı. Birlikte büyük salona doğru ilerledik, ve pinpon toplarının bardakların içine girip çıktığı masanın yanından geçtik. Koca, boş bir kanepeye oturduk. Birilerinin gelip bir şey söylemesini bekliyordum. Hadi ama, onca şeyden sonra nasıl öylece eğlenmeme bakabilirdim ki?
"Rahatla," dedi Tristan, kulağıma eğilerek. "Kimse bir şey söyleyemez. Söylerseler onları mahvedeceğimi biliyorlar."
Gergince gülümseyerek, başımı salladım. Kolunu omuzuma atıp beni koltuk altına çekti. Gürültülü bir müzik çalarken, yalpalayarak yürüyen sarhoşları seyrettik.
"Kaaaat!" Tanıdık bir ses hemen yan tarafımdan geldi ve gözlerimi o tarafa çevirdim. James denen pizzacı çocuk buraya geliyordu. "Seni tekrar görmek muhteşem!" Bardağındaki içkiyi döke saça bana sarıldığında, kıkırdadım.
"Seni görmek de öyle, James. Parti harika." Gülümsedim. Yanımda kaslarını geren Evans, bana yalnız olmadığımızı hatırlattı.
James bir an için Tristan'a baktı. "Ah, bu, o arkadaşın, değil mi? Seni tekrar gördüğüme sevindim, ahbap." Başını sallayarak selam verdi.
Tristan'a döndüğümde, gergin görünüyordu. Sadece başını salladı.
James, "O gün için kusura bakma," dedi. "Amy beni öylece kaptığında ne yapacağımı bilmiyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse, sanırım ondan biraz hoşlanıyorum."
"Vay canına," dedim, kaşlarımı kaldırırken. "Bunu ona söyledin mi? Onun için işler erkek arkadaş için biraz karışık olabilir."
"Bebeği biliyorum," dedi, omuz silkerek. İçkisinden bir yudum aldı. "Sizi dinlemekten başka bir seçeneğim yoktu, bana öyle bakma."
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yumarak, başımı salladım. "Anlıyorum. Eh, bol şans."
"İhtiyacım olacak," dedi James, sırıtarak. "Sonra görüşürüz." Tek eliyle veda etti ve gözden kayboldu.
Yan tarafıma döndüm ve bana açıklama bekleyen bir çift gözle karşılaştım. "Ah," dedim, gözlerimi devirerek. "James'i biliyorsun."
Ellerini belime yerleştirdi ve ben daha ne olduğunu anlayamadan, kendimi bacaklarının üzerinde buldum. "Evet, onu biliyorum," dedi, benim sinirli gözlerime bakarak. "Ve onu biliyor olmaktan nefret ediyorum. Bu samimiyet de ne böyle?"
"Beni indir." Dişlerimi sıkarak sessizce konuştum.
Yatak arkadaşlığımızdan haberi olan tüm okul arkadaşlarımız buradaydı ve beni kucağına alarak onlara malzeme veriyordu.
Kendimi bu durumda bulacak ne günah işlemiştim ben?
Ah, doğru.
"Ne?" Anlamamış gibi başını salladı. "Ne var? Etraf birbirleriyle yiyişen ergenlerle dolu. Sen sadece bacaklarımın üzerinde oturuyorsun. Bu, suç değil, güven bana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Bed Friends // Evans
FanfictionKate, Evansların sahip olduğu lisedeki en sıradan kızdı. Tristan onu bulduğunda, artık hayatında sıradan olan hiçbir şey olmadığını fark etmesi uzun sürmeyecekti.