Bad Bed Friends 40: "I'm Outside."

483 17 3
                                    

Akşam saat 9.43'te odama girmiştim. Aşağıdan gelen sesler, Harry'nin partisinin başlamakta olduğunun habercileriydi. Laura çok kez itiraz etmişti, fakat Harry, Laura daha işe gider gitmez hızlı bir telefon görüşmesiyle, eyaletin onda birini eve toplamıştı bile.

Harry'nin partilerini tanımlayacak tek bir kelime vardı; muazzam. Aşırı eğlenceli ve insanları sürekli kendine çeken harika partiler veriyor olması ona verilen bir yetenek gibiydi. Evleri baya genişti ki bu da ona bir avantaj sağlıyordu. Harry için olumsuz olan tek bir kısım vardı; Laura Trish'in partilere katılmasını, daha doğrusu, Harry ile görüşmesini yasaklamıştı. Trish'in bağımlı olduğundan bir şekilde haberi olmuştu ve her anne gibi oğlunu bu beladan korumak için elinden geleni ardına koymayacaktı.

Harry'nin bu duruma nasıl tepki verdiğini merak ediyorsanız, ah, hayır, umursamıyordu. Çünkü, Laura bilmese de günün yarısını Trish'le geçiriyordu. Partilerde ve okulda birlikte olmamalarına rağmen, diğer tüm zamanlarda birlikteydiler. Yani, Harry'nin yakınması için hiçbir sebep yoktu, muhtemelen Laura'yı bir süre sonra şüpheye düşürecek olan şey de buydu.

Gelgelelim, Harry'nin partileri ne kadar eğlenceli olsa da, Ashton'la yaptığımız konuşmadan sonra eğlenmek benim için uzak diyarlarda gibi görünüyordu. Düşünmem gerekiyordu. Ne yapacaktım? Esther'i yalnız bırakıp, koskoca Los Angeles'ta hayatımı sürdürme fikri beni korkutuyordu. Okuma şansım bile yoktu. Kasabaya dönersem, oraya yakın bir üniversitede burs alabileceğimden emindim. Diplomam, ve alacağım tüm referanslardan dolayı bundan oldukça emindim. Ama iyi olacak mıydım?

Sadece birkaç ay öncesini hatırlıyordum. Tristan'ın teklifinden sonra hiçbir şeyin iyi olmayacağını, her şeyin mahvolduğunu düşünmüştüm. O tekliften sonra ona âşık olabileceğimi nerden bilebilirdim? Ona nasıl âşık olduğumu bile bilmiyordum. Hepsi bir anda, aniden olmuştu. Beni iyi hissettirmişti.

Ve şimdi iyi hissetmiyordum.

Sebebi onun burada olmaması mıydı? Çünkü, eğer öyleyse bundan sonra ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Harry ve Ashton'ı dinlemek kulağa mantıklı gelmiyordu. Tristan'ı affetmemi, ona ikinci bir şans vermemi söylüyorlardı, yaptığı onca şeyden sonra. Ama, hey, Tristan bir af için ricada bile bulunmamıştı.

Tam o sırada telefonum yatağımın üstünde, yazın kanımı emen sivri sineklerin rahatsız edici melodileri gibi, titremeye başladı. Telefonu alana dek her şey normalken, ekranda onun adını görmem kaşlarım dahil tüm organlarımı germişti.

Beni arıyordu.

Birkaç saniye içinde yatağa oturdum, telefonun elimde titreyişini hissettim, ve açıp açmamak arasındaki arafta kaldım. En sonunda derin bir nefes aldım, ve kendimi onun ilahi sesine hazırlayarak, telefonu açtım.

"Merhaba?"

"Kate... Şey, ah, açmanı beklemiyordum."

Hattın öteki ucundan gelen boğuk sesi bir anda gerilen organlarımı doyumsuz bir huzura erdirmişti.

"Neden aradın, Tristan?"

"Dışarıdayım."

Aniden gözlerim panikle açıldı. Yatağımın hemen yanındaki pencerenin önüne zıpladım ve dışarıya baktım. Kulağındaki telefonla, evin önünde durmuş, aşağıdan bana bakıyordu.

"Harika görünüyorsun."

Tepki veremiyordum. Onu terk etmemden sonraki onca ay bir anda gözlerimin önünden geçti. Ne kadar da eksiktim! Öylesine boş, öylesine yetersiz ve gereksiz... Sanki bir amacım yoktu. Oysa, onunlayken, bir amacımız olmasına gerek kalmıyordu. Tek istediğimiz yan yana olmaktı.

Bad Bed Friends // EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin