1. Bölüm ilk karşılaşma

2.3K 143 1
                                    

Düzenlendi: 19/06/2017

Herkese Merhaba, Açıklama yaparak sizleri sıkmak istemiyorum ancak bir konuyu baştan belirtmek istedim. Hikayemde geçen ''Ağabey'' sözcüğünün doğru yazım olduğunu biliyorum ancak okurken kendi adıma söyleyeyim bütünü bozuyor gibi geldiğinden ''Abi'' olarak yazacağım, o yüzden şimdiden sizleri bilgilendirmek istedim.

Keyifli okumalar...

***

Azat, iki yıldır her gece olduğu gibi dün gecede eğlence mekanından sarhoş halde adını bilmediği bir kadını koluna takarak çıkmış, feneri uzun zamandır müşterisi olduğu otelin kendisine ait süitinde söndürmüştü. Sabah gözlerini zorlanarak açtığında yanında sere serpe yatan sarı saçlı kadının varlığını hiç umursamadan ayağa kalktı. Gece fırlatarak çıkardığı kıyafetlerini toplayıp üzerini giyindikten sonra sessizce otel odasından ayrıldı...

Böyleydi işte, Azat Karaaslan'ın iflah olmaz hayatı. Böylesine boş ve yalnız.

Tek başına yaşadığı evine geldiğinde geceden kalma yorgunluğunu atmak için uzun bir duş aldı ve beline sardığı havlusuyla yatağının üzerine uzanıp gözlerini kapattı. Daha ne kadar sürecekti bu yalnızlığı bıkmışlığı bilmiyordu ama hiç bir şeyden zevk almıyordu. Bir kadın gitmişti ama arkasında koca bir enkaz olan adamı bırakıp gitmişti.

Uyumakla uyumamak arası gidip gelirken kulağına telefonunun bildik melodi sesi gelince gözlerini açıp sesli bir nefes alıp bıraktı. Hemen hemen her gün bu saatte kim arardı kendini çok iyi biliyordu.

"Başlıyor sabah mesaisi."

Telefonun ekranında yazan isime yüzünü buruşturarak baktıktan sonra ısrarla çalan telefonunu cevapladı.

"Efendim baba."

Azat'ın erkeksi kalın sesi bıkkınlıkla çıkmıştı. Çok sevdiği saygı duyduğu babası bile anlamıyordu kendisini. Bitmişti bir şeyler içinde olmuyordu toparlanıp eski Azat olamıyordu.

"Neredesin sen Azat? O telefonun niye açılmıyor?"

Hattın öbür ucunda bulanan Azat'ın babası Bekir Bey otoriter sesiyle tepkisini gösterirken oğlunu defalarca aramış ama ulaşamamış olduğunun endişesi de barınıyordu sesinde. Karşısında muhatabını bulamayan Bekir Bey oğluna karşı sabah sabah yine öfkeyle dolup taşmıştı. Sıklıkla olduğu gibi yine Azat'ı aramış "artık adam ol." adlı konuşmasına başlamıştı. Bekir Bey bir biri ardına laflarını sıralarken Azat, babasını sessizce dinledi. Uzun zamandır bu konuşmalara, bu uyarılara alışmış hatta hissizleşmişti. Babası konuşuyor Azat ise sabit bir noktaya bakıp dinliyordu. Yine öyle yaptı. Bekir bey baba yüreği dayanamaz halde konuştu Azat sadece dinledi.

"Konuşman bittiyse telefonu kapatıyorum baba?"

Babasının nasihatlarını dinlemekten bir hayli sıkılıp sonunda dayanamayıp babasının sözünü kesti. Biliyordu hepsini ama olmuyordu işte toparlanamıyordu. O çok istediği yuva kurma özlemine yeniden kavuşamıyordu.

"Eşek oğlu eşek! Sen benimle dalga mı geçiyorsun!!"

"Baba Allah aşkına sabahın sekizinde benden ne istiyorsun?"

Bekir Bey kaşlarını çatıp yumruklarını sıktı. "Allahım bu çocuk benim sonum olacak," diye düşünürken daha fazla dayanamadı ve oğluna bağırmaya başladı. Bir şeyler onda da son raddeye gelmişti artık.

"Adam olmanı istiyorum... İçkiden, ne idüğü belirsiz kadınların koynundan çıkıp evine dönmeni istiyorum."

"Baba!"

AŞKIN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin