Düzenlendi:03/07/2017
Keyifli okumalar dilerim...
***
Nişandan sonra geçen iki ayda Begüm'de Azat'ın hayatında çok büyük değişiklikler olmamış gibi olsa da ikisi içinde elbette hayatlarında farklılıklar olmuştu. Zorunluluktan bir araya gelmeleri ailecek görüşmeleri olmasaydı bugüne kadar birbirlerini hiç görmemiş olacaklardı çünkü ikisi de baş başa hiç görüşmemiş telefonda dahi konuşmamışlardı. İkisi de sanki tanışmıyorlar gibi hayatlarına devam ediyorlardı. Parmaklarındaki alyansa ve aile görüşmeleri olmasaydı onlar nişanlı olduklarını unuturlar bu oyunu unuturlardı.
Birbirlerine verdikleri sözü tutuyorlardı. İkisi de hayatlarına devam ediyordu. Aile yemeklerinde bile o kalabalıkta çok az millet görsün diye konuşup kenara çekiliyorlardı. Begüm Karaaslan'ların yardımıyla bulduğu işinde çalışıyor aynı zaman da yaklaşan okul sınavlarını da elden bırakmıyordu. Kendince bir yol çizmişti ve sorunsuz ilerliyordu. Eğer bir yılı böyle Azat'la sorunsuz geçerse Begüm nişan bozulduktan sonra mezuniyetini de eline almış bir birey olarak hayatını çizecekti.
Şimdi evde uzanmış dinlenirken annesinin kendisine bir şeyler söylemesini dinleyip ofladı. Her şey iyi güzeldi de şu zoraki görüşmeler bazen bunaltıyordu.
"Anneciğim hadi güzel kızım şunu Meliha'ya götür de gel."
"Anne ben gitmek istemiyorum."
Serpil hanım ayakta elinde küçük poşet kızına hayretle baktı. Şimdiki gençler ona göre çok tuhaftı buna kendi kızı da dahildi.
"Ne demek istemiyorum Begüm Kızdırma beni. Ayıp denen bir şey var kadın bizden bir şey istedi ben mi götüreyim hem belli ki senide görmek istiyor kaç gündür uğra diyorum bir gitmiyorsun nerede görülmüş nişanlı bir kızın iki adım ötede oturan kayın validesini ziyaret etmediği."
Annesini hiç dinlemeyen Begüm, uzandığı koltukta televizyon kanallarını değiştirmeye devam etti. Azat'la nişanlanalı iki ay olmuştu ve ara sıra Azat'ın evde olmadığı saatlerde Meliha hanımı görmeye gidiyordu ama annesi haklıydı bu ara hiç görüşmemişti. Eğer sevdiği bir adamın annesi olsaydı kesinlikle Meliha hanım gibi tatlı bir kadınla daha sık görüşeceğini biliyordu ama Azat sevdiği adam değildi. Begüm'ü çok seven Meliha hanım gide gele iyice evin kızı gibi gördüğü müstakbel gelinini özler olmuştu ve bir bahaneyle aramıştı Serpil hanımı.
"Hadi Begüm kime diyorum."
Serpil hanım sesini yükseltip kızına kalkması için konuşurken Begüm oflayarak doğruldu. Sözde Meliha hanım evde çörek yapacaktı ve maya kalmadığını görünce yardımcıları gönderip aldırabilecek olsa de Serpil hanımı aramış, "sizde varsa Begüm getirsin de şimdi bizim çocuklar gidip gelene kadar vakit geç olmasın hem kızımın yüzünü de göreyim özledim" diye bahane sunmuş Begüm'ü görmek istediğini dile getirmişti.
"Anlamıyorum, koskoca Karaaslanlar bir paket maya alamıyorlar mı?"
Söylenen Begüm'e annesi ters ters baktı. Oda biliyordu mayanın bahane olduğunu ama kadın başkaları gibi Begüm de hiç gelip gitmiyor diye laf dokundurmuyor özledim diyordu sadece.
"Çok konuşma sen bakayım ne var götürsen eline mi yapışır. Kadın seni öz evladı gibi sevip sayıyor.''
Poposuna inen şaplakla sızlanan Begüm, annesinin elinden poşeti çekip aldı.
"Tamam anne gidip gelirim hemen."
Arkasını dönüp giden kızının arkasında seslendi Serpil hanım.