48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat

2.6K 90 1
                                    








Herkese merhaba, Bu bölümden itibaren artık Aşkın Bedeli'nde bazı dengeler değişmek üzere temelleri atılıyor. Bölümde Begüm &Azat dışında Yaren& Güney ve birazda Leyla& Mustafa çifti var. Cemal'le Funda niye yok diye soracak olan sevgili okurlarım onlar için uzun bir bölüm gelecek o yüzden araya sıkıştırmak istemedim. :) 

Herkese keyifli okumlar. Lütfen oy vermeyi unutmayın. :)

YAREN& GÜNEY

Günlerdir kendimde değildim. Güney'in annesiyle babası hala İstanbul'daydılar ve sanki bana oğullarıyla birlikte olmama izin vermişler gibi yanlarında kalamamı sağlıyor iyi davranıyorlardı ama bu konu hakkında tek bir şey söylemiyorlardı. İlk geldikleri gün her şey konuşulmuş ve bir daha konu açılmamıştı. İyice aptala dönmüştüm. Sabah kalkıyor hep beraber sanki Güney'in eşiymiş gibi kahvaltı hazırlayıp birlikte yiyor sonra ben okula Güney işe gidiyor, gün içinde Güney'in sürekli ilgili aramalarına hala içimden gelmediği ve bu duruma bizi o getirdiği için soğuk cevaplar vererek konuşuyor akşam oluncada yine Güney'in evine gidiyordum. Ailecek akşam yemek yiyip biraz oturduktan sonra herkes odasına çekiliyordu. O kadar sıradandı ki her şey benim aklım almıyordu. Günler önce Yakup amca Güney'le olan ilişkimizi öğrenince bağırıp çağırmış ama benide evime yollamamış "Begüm'ün odasında biz gidene kadar kal bir yere gidemezsin" demişti. Neydi bu şimdi zaten yetirince karışık olan hayatım yetmemiş gibi bir de bununla mı imtihan oluyordum.

Okulda da keyifsiz olduğumdan öğrencilerim bile durumun farkındaydı ve bana halimi hatrımı soran meraklı öğrencilerime "hastayım biraz" diye geçiştiriyordum. Lise birinci sınıfların dersi ağırlıkta bendeydi. Hepsi pırıl pırıl gençlerdi.

Okul Hale'nin sevgilisine ait olsada ben şuana kadar bir sorun yaşamamıştım ve mesleğimi çok seviyordum. Şu sıralar Güney'le aramdaki soğukluk canımı sıksada içimden gelmeyen bir şeyi yapmayacaktım. Ailesi ne karar verecekti bilmiyordum ama ben aile onayı olmadan rahat edemezdim. Hale gibi istenmeyen gelin olmak istemiyordum...

Bugün Serpil teyze ve Yakup amca Antep'e akşam üstü geri dönüyorlardı. Hala bize onayları olduğunu söylememişlerdi ve buda demek oluyor ki beni istemiyorlardı...

Serpil teyze salonda Yakup amcayla kahvesini içerken Güney onlarla sohbet ediyor bense kendimi fazlalık hissederek yanlarında oturuyordum. İstenmeyendim. Hale gibi benide istemiyorlardı ama eskiden beri
Kızları gibi gördüklerinden beni seviyorlardı da. Onların derdi Güney'le olmamdı.

Güney babasına işle ilgili bir şeyler anlatırken Serpil teyze bana dönüp tebessüm etti.

"Yarenciğim fırına bakar mısın hayatım kek pişmiş olacaktır."

Serpil teyze benim ve Güney'in çok sevdiği o çok lezzetli olan tarçınlı kekinden yapmış gitmeden yememizi istemişti. Burda olduğu süre boyunca tıpkı eskisi gibi hatta eskisinden çok daha iyi anlaşmıştık. Bana bilmediğim yemekleri bile zaman el verdikçe göstermişti. Dışarıdan bakan bizi anne kız gibi görsede onlar beni oğullarına istemiyordu.

"Tamam bakıyorum hemen."

Yerimden kalkarken Güney'in oturduğu koltuğun önünden geçmek zorundaydım ve önüne gelince Güney gözlerimin içine baktı. Kaç gündür yüzüm doğru düzgün gülmüyordu. Bu belirsizlik beni çok hırpalamıştı.

"Ben geliyorum şimdi."

Mutfağa doğru giderken arkamdan Güney'in sesini duymuştum ama dönüp bakmadım. Mis gibi tarçın kokusunun yayıldığı mutfaktan içeri girdiğimde hemen fırını kapattım ve içindeki keki çıkarıp tezgahın üstüne bıraktım.

AŞKIN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin