Herkese merhaba; Bölümü sonunda bitirip düzenledim ve uzun içime sinen bir bölümle karşınızdayım. Son kez okumadan paylaştım aralarda yazım hataları varsa sonra inceleyip düzelteceğim.
Lafı çok uzatmayacağım. Anlayışla bekleyen herkese çok teşekkür ederim. Aramızda yarın itibariyle okula gidecek olan arkadaşlar varsa hepinize başarı dolu güzel bir yıl diliyorum. Bu bölüm size gelsin keyifli okumalar dilerim:)
AZAT KARAASLAN
Bu nasıl bir gündü böyle... Azat ne yediği yemekten ne de içtiği sudan tat alamıyordu. Begüm'ün arkasını dönmesini hazmedemiyordu. Kendine haklı demiyordu onunda elbette hataları vardı inkar etmiyordu delirircesine kıskanç bir adam, yıkılmaz kuralları olan ve Begüm'ü korumayla aşk arasında çok fazla sıkıyordu. Elinde değildi. Begüm'ü öylesine çok seviyordu ki bazen yanındayken bile karısını özlüyordu. Begüm'ün gözlerinin içine bakıp o dolgun kırmızı rujlu öpülesi dudaklarını büzüp mırıldanmaları aklını başından alıyordu. Azat böylesine derin bir aşkı hiç yaşamamıştı. Karısı olduğu için değildi bu bağlanmasının sebebi. Begüm nefesiydi. Şu hayatta ki en önemli varlığıydı.
Gece eve döndüğünde Begüm'ü o halde görmeyi hiç beklemiyordu. Arkadaşı Yasin'e destek olmak için dışarı çıkarken Begüm'ün arkasından böyle kötü olacağını bilememişti. "Lanet olsun ki olgunluğuma rağmen bazen bende hata yapıyorum, elime yüzüme aşkımı bulaştırıyordum." Diye düşündü. Eve geldiğimde Begüm'ü öylece banyoda kabuğuna çekilmiş halde çaresizce gördüğünde Azat bedeninin adeta uyuştuğunu hissetti. Bir kaç saniye kapının önünde durup sadece karasının acı çekmiş haline boş boş baktı.
"Benim yüzümden... onun o perişanlığı hep benim suçum." Diye içinden geçirip canı yanarken sevdiği kadına elini uzattı ama o tahmin ettiği gibi Azat'ı reddedip ayağa kaktı ve bozuk olan aralarını daha da kötü yapan Azat'a göre o kahrolası patlamayı yaşadılar.
Begüm Azat'la konuşmak istemiyordu. Bir süre kafasını dinlemek istiyordu. Yaptığı inat ya da misilleme değildi. Sadece biraz Azat'ı kendi haline bırakmış gözlemlemeye almıştı. Azat karısının kararının üstüne gitmeyecekti ama aslada boş bırakmayacaktı.
"O benim... Onun benden gitmesine izin vermem. Begüm olmadan ben bu hayatta yapamam." Diyen sahiplenici yanını susturamıyordu.
Sabah uyandığında Begüm yanında yataklarında yoktu. Azat Üstünü giyinip kahvaltıya indiğinde Begüm masanın başında ailesiyle oturmuş kahvaltısını yapıyordu. Azat'ı görününce kısa bir an yüzüne baksada hemen önüne dönüp tabağına koyduğu azıcık kahvaltılıklarını didikledi. Azat bu sıralar dikkat ediyordu Begüm bazen çok iştahlı oluyor bazende zorla yemek yiyordu.
"Günaydın" deyip yanındaki yerine oturduğunda sandalyelerinin yakınlığından dolayı hep olduğu gibi bacakları bir birine değince Begüm derin bir nefes alıp verdi ve Azat'a kaçamak bakışlarla alttan alttan baktı. Azat çekinmeden açık açık karısına bakarken Begüm bunu saklı gizli yapıyordu.
Azat oldukça sessiz bir şekilde önündeki tabağına kahvaltılılardan koyup yemeye başladığında Begüm'ün saatine baktığını farketti.
"Heyy geç kalıyorum... Yine çok oyalanmışım."
Begüm panikle masadan kalkıp gitmek için hareketlendiğinde herkes onun tatlı telaşına gülümserdi. Begüm sanırım kaç yaşına gelirse gelsin hep çok sempatik tavırları olan bir kadın olacaktı.
"Hepinize afiyet olsun akşam görüşürüz."
Eli ayağına dolaşmış halde derse geç kalacağım ye panikleyen Begüm aceleyle davranıp koltuğun üstüne bıraktığı montunu giyinip çantasını koluna takıp solondan çıkarken Azat karısının peşinden ayaklanıp masadakilere görüşürüz diyerek kalktı ve hızla Begüm'ün arkasıdan çıkıp yetişip seslendi.