"Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..."(Nazım Hikmet)
Keyifli Okumalar Dilerim 💟
Uçarken düşüp ölen bir kelebek vardı. Kısa ve geçici hayatının sonlarına geldiğine, esaretten kurtulmuş ölüme dem tutmuş kanatlarını çırparak gökyüzüne uçmuştu. Özgürlüğün baş dönmesiyle kanat çırparken avcıların ortasına düşmüştü.
Ve uçarken düşüp ölen bir kelebek vardı. Kanatlarında ölümü taşıyan ölüm meleğinin avucuna konan...
Sessizliğin kitap yazdığı saniyelerde adının Alaz olduğunu öğrendiğim adam, kaşlarını çatmış bana bakıyordu sanki seneler önce mermisine kurban ettiği kadın ölmediği için öfkelenmiş gibiydi. Neden bana karşı bu kadar nefret ve kin dolu görünüyordu? Bu saf öfkeli perdenin hemen arkasında süzülen sebep ölmemem miydi yoksa başka bir şey mi vardı?
"Efruz." dedi bana bakmaya devam ederek, kirpikleri birer ok gibi beni hedef alıyordu. Sertçe yutkundum, anılarımın hemen arasında bir yer acıdı ve sızısı sırtıma ulaştı.
"Seni buraya hangi rüzgar attı demeyeceğim," dedikten hemen sonra derin bir nefes aldı Efruz "Sare nerede bilmiyorum. Git buradan."
"Emin misin Efruz? Kız kardeşim için cinayet bile işlediğimi biliyorsun, düşünmek için kendine biraz izin ver."
Nihayet bakışlarını Efruz'a çevirdiğinde kasılan omuzlarım düştü, biraz daha bana bakmaya devam etse kalp krizi geçirip ölebilirdim doğrusu. Efruz'a neden bana baktığı kadar öfkeli bakmıyordu? Ne yapmıştım ben? Onu ihbar ettim diye miydi? Hiçbir şey olmamıştı ama kimse bana inanmamıştı ve şuan dışarıdaydı değil mi?
"Evet biliyorum, beraber işledik çünkü cinayeti." dedi Efruz sakince, onların sakinliği hava da donup üzerime düştü. İkisi de cinayet işlemiş ve şimdi yanımda sakince bunu mu konuşuyorlardı? Bu işin sonunda yaşama ihtimalim asla yoktu.
"Nerede o, Efruz?"
Kalp atışlarım hızlanırken Sare dedikleri kızın sarı saçlı kız olup olmadığını düşündüm, bir an için bildiğim her şey allak bullak olmuştu. O kızın adını zaten biliyor muydum ki?Alaz'a söylersem yaşama şansım artar mıydı? Hayır, beni sebepsizce vuran bir adama bu asla söylenmezdi. Bakışlarım Efruz'a döndü. Peki ya o? O ne kadar kötüydü?
"Bilmiyorum Alaz, bilsem sana getirirdim zaten."
"Nedense sana ve sözlerine artık güvenmiyorum."
"Sen zaten kimseye hiçbir zaman güvenmezsin."
"Kaliteli adam bulmak zor ne yazık ki." Alaz kibirle cevap verdiğinde Efruz'un bıkkın bakışları beni ardından tekrar onu buldu.
"Vaktimi harcıyorsun Alaz, daha önemli işlerim var. Sare'yi bulursam haber ederim gerçi sen haberini alırsın zaten. "dedi Efruz.
Bileğimi tutup beni kendine çektiğinde Alaz'ı teğet geçerek Efruz'un tarafına geçtim.
"Dur bir saniye..."dedi Alaz bana yaklaşırken, nefesimi tutup kendimi geriye Efruz'un arkasına çekerken aslandan kaçıp kurda sığınmış gibi hissettim. Ah... Kimden kaçıp kime sığınıyordum ben? Yine de Efruz'u sertçe kenara çekmiş saçlarımı geriye doğru iteklemişti, çenemi tuttuğunda refleks olarak bileğini yakaladım fakat herhangi bir müdahale de bulunmadım. Başımı sola doğru çevirirken boynuma değen parmaklarıyla elini itekleyip geriye kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTA ADAM [BİTTİ]
Художественная проза"Neden buradasınız ?"dedim tekrar ve sakin sakin elimi çantamın içerisine doğru hareketlendirdim. "Birisini öldürmek için gelmiştim." dediğinde sertçe yutkundum, elim hemen çantamın içerisinde durdu ve donup kaldım. Gözleri ağır ağır gözlerimden düş...