38 ❦ Acının Üzerimizdeki Yeri

6K 261 69
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim🌸

Gözlerimi duru bir sabaha açtığımda, Alaz hemen arkamda kollarını bana sarmış, yüzünü saçlarım arasına gömmüş şekilde uyuyordu. Nefesi, tüm saç diplerimi dolaşarak, enseme kadar iniyordu, onu özlemiştim, onu çok özlemiştim ve nedense bu hem yanlış hemde doğru hissettiriyordu. Kokusunu içime çekerek beni saran kollarının üzerine ellerimi koydum ve gözlerimi sıkıca kapatarak kaynayan kanımı dindirmeye çalıştım, kemiklerini kırana sarılmak istiyordum.

"Günaydın," dedikten sonra nefesini de alarak başını geri çekti.

"Günaydın." dedim kuru bir sesle, ona olan hislerimi saklamak zorundaymışım gibi hissettiren şey neydi bilmiyordum fakat çok güçlüydü.

"Daha iyi misin?" dedi ipek dokunuşlu bir sesle, bana sarılı olan kolları arasında ona doğu döndüm ve yağmur yağdığında rengi koyulaşan toprak gibi duran kahve gözlerine baktım.

"Değilim," dedim dürüstçe. O benim kendimi açabileceğim tek insandı, belki de bu yüzdendi ona olan ihtiyacım.

"Biliyordum," dedi renkli gözlerime bakarak "...biliyordum çünkü gökyüzümü hiç bu kadar kapalı görmemiştim."

Hiçbir şey söyleyemedim, beni tanıdığını biliyordum, bir zamanlar beni sürekli izlemişti ki ben de kapalı bir kutu değil aksine herkesin okuyabileceği açık bir dergiydim, beni tanımak daima kolaydı. Alaz'ı en başındandır asla tamamen tanıma fırsatım olmamıştı, onunla sakin geçirdiğimiz anlar hiç yok gibiydi. Bir insanın size tüm hayatını anlatması, sizin onu tanıdığınız anlamına gelmezdi eğer bir olaya nasıl tepki vereceğini biliyorsanız işte o zaman tanımış olurdunuz onu. Ve ben Alaz'ın neler düşündüğünü hem bilmiyor hem de tahmin edemiyordum, hayatında neler olup bittiğini bilmiyordum. Ben Alaz'ı çözemiyordum.

"Böyle bakmanın tek sebebi ben miyim?" dediğinde kaşlarımı hafifçe çatmıştım, normalde daima çatık kaşlı olanımız Alaz'dı fakat bugün yer değiştirmiş gibiydik.

"Nasıl bakıyorum?"

Sorum onun zihnine düştüğünde eş zamanlı olarak birçok soru daha peydahlanmıştı. Onun bana, benim ona tonlarca sorum vardı fakat zamanımız tüm bunları cevaplamaya yeter miydi? Elini bedenimden çekip, boşta kalan yanağıma kaydıktan sonra elmacık kemiğimle, göz çukurumu okşadı.

"Canın pul pul dökülüyorken tüm çığlıkların içine saplanmış gibi."

Bakışlarımı bu şekilde adlandırması ondan beklemeyeceğim kadar ince bir hareketti, bakışlarımın tarifini ben bile bulamamışken Alaz beni benden iyi anlamıştı.

"Benim yüzümden değil mi?" dediğinde teselli kabul etmeyen yoğun bir acıyı sonsuz bir gülümsemeye çevirirken sanki bütün sınırlarını yıkıp geçmek zorunda kalmıştı.

"Hepsi senin yüzünden değil," dedim payının büyük olduğunu sezdirerek. Bu konuşmanın acıdan oluşmuş bir ine gittiğini biliyordum lakin, kırgınlığım elimi o kadar sıkı tutmuştu ki onunla gitmekten başka çarem yoktu.

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin