36 ❦ Dokun Bana Devrileyim

6.3K 303 51
                                    

Profilimdeki diğer kitaplarıma da beklerim güzellerim^^

Keyifli Okumalar Dilerim✨

Sanki birisi omuzlarıma ayaklarıyla acımasızca basıyor, üzerlerinde zıplıyor ve yerçekimiyle iş birliği yapmış gibi beni dibe itiyordu. Kapının kolunu tekrar zar zor bulan elim odadan bu kez yıkılmış bir şekilde sakince çıkmış ve su dolan fanusun arkasından etrafa bakar gibi hissettiren gözlerim daha fazla taşıyamadığı yaşları yanaklarıma yuvarlamıştı. Sevdiğim adam tarafından aldatılışımı öğrenmişken bana bir daha anne olmayacağım gerçeğini bu şekilde söylemesi yıkıcı bir olaydan ziyade yok ediciydi, bir şeyi yıkarsanız kalıntıları kalırdı fakat Alaz benim sevgimi yıkmamıştı, yok etmişti.


"Esila,"

Sanki uzun süre başının üzerinde yükleniyor çemberi dönen Alaz aklı başına yeni gelmiş gibi peşimden gelme kararı almıştı, geç kalmıştı.

"Özür dilerim, bu şekilde söylemek istemedim sinirlenmiştim." dediğinde döndüm ve hemen arkamda çığlık atan ruhuma uymayıp bedenimle sakince cevap verdim,

"Bir özürle her şeyi halledebileceğine olan inancını tebrik ediyorum, gerçekten çok güçlü."

İşte bu kadardı, ağzıma gelen tüm küfürler, tüm çığlıklar, tüm sözler kısa bir cümle içerisine büyük anlamlarla sığmıştı, karşımdaki insanın beni anlayacağına olan inancımı öyle yitirmiştim ki günlerce anlatacağım acımı kestirip atmıştım.

"Esila lütfen, seni çok seviyorum. Sandığın gibi bir durumda yok."

Kalbimde en ufak kıpırtı dahi olmadı, ne bir ısınma ne bir heyecan, neden ben onu sevmiyordum peki? Kalbim neredeydi?

Durmadım, evin kapısına ulaşır ulaşmaz vestiyerde asılı duran trenci üzerime geçirip önünü kapattım ve çıplak ayaklarla evden dışarıya çıktım. Alaz arkamdan gelmesin diye dönüp ağrılar saplanan gözlerimi gözlerine çıkardım. Aramıza ördüğüm duvarı onun verdiği tuğlalar sayesinde ördüğümü asla kabul etmeyecekti ama ben kabul etmiştim bu yeterdi.

"Beni anlamaya ve kalbinde saklamaya çalış bundan sonra."

Alaz olduğu yerde donup kalırken evin bahçesinden de olabildiğince hızlı çıkmış, kaldırım taşlarının ayaklarım altında bıraktığı acıyı umursamayarak adımlarımı birbiri ardına sıralamıştım, sadece şurada ki köşeyi dönene kadar güçlü durmam gerekiyordu. Alaz'a bir kez daha beni yıktığını göstermeyecektim, birkaç adım daha dudaklarımı ısırabilir ve nefesimi tutabilirsem yeterliydi...

Kendime verdiğim sözü tutarak köşeyi döndüğümde sanki omuzlarımdaki ağırlık daha da ağırlaşmış gibi hissettim ve olduğum yere karnımdaki acıyla birlikte çöküp ellerimi yüzüme bastırarak ağlamaya başladım. Neden ölmemiştim ki? Ölümle burun buruna kaç kere gelmiştim? Her seferinde ruhumun yaşama bu denli sarılması mutlu olmam için bana verilen ek süre miydi? Peki ya yaşamaktan yorulan bir kadınsam yine de mutlu olabilir miydim?

"Hanımefendi iyi misiniz?"

Duyduğum erkek sesine bakmak yerine ellerimi yüzüme daha çok bastırdım ve daha çok ağladım, bacaklarım önünü kapattığım trençkota rağmen açılmıştı ve gecelik hiç sıcak tutmuyordu, üşüyordum, çektiğim acıdan mı yoksa neredeyse çıplak olduğumdan mı bilinmez titreyecek kadar üşüyordum. Karnımdaki dikişler de iki yana sıyrılıyor gibi zonkluyordu halbuki üç aydır yatan birisi olarak epeyce kaynadıklarına emindim.

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin