37 ❦ Ruhun Kırılma Noktası

6.2K 291 59
                                    

Kelimeler, fikirleri asmaya yarayan çengellerdir.  -Henry Ward Beecher

Keyifli Okumalar Dilerim ✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli Okumalar Dilerim ✨

Bir yerden bir yere koşarken, hem kalbiniz hızla çarpar hemde gözleriniz takılıp düşmemek için adımlarınızdan önde gider. Fakat bazen gözlerinizin gördüğünü zihniniz tam olarak kestiremez ve ayağınızın ucu ufacık bir takılmayla tüm bedeninizin yıkılmasına sebebiyet verir. Hayatta böyledir.

Benim hayatımda ise işler çok daha tuhaftı çünkü ben koşmayı çoktan bıraktığım, yürümediğim hatta hareket dahi etmediğim yolda takılıp düşmüştüm, böyle bir şeyin fizik kurallarında imkanı yoktu. Öylece duran bir şey nasıl olurda takılıp yıkılırdı? Bu ancak dışarıdan bir kuvvetin, duran nesneye çarpmasıyla ya da takılmasıyla olurdu.

Beni dışarıdan yıkan kuvvet Alaz'dı.

Alaz Elezer...

Ruhuma ağır bir dermansızlık veren adam, onda dinlenmeyi planlarken beni daha çok yoran adam.

Bu kez tamam demiştim, güveneceğim,
sevebileceğim birisi var artık. Çektiğim tüm acıları, sıkıntıları unutacağım ve yaralarımı iyileştirip onlardan geriye bir iz bile bırakmayacağım demiştim. Şimdiyse elimde yalnızca dermansız bir ruh vardı, hiçbir şeyi unutmamış, yaralarımı kapatacağım yerde yeni yaralar almıştım.

Ve bu çaresizlik beni tüketmek için dişlerini bilemiş bekliyordu ve savaşmayı bıraktığım anda dişlerini geçiriyordu.

Fakat bu kez olmazdı, bu kez bebeğim için savaşacaktım.

"Evet, hamileyim."

Düşüncelerimden arınmayı dahi başaramadan Barın ve Alaz'a bakmadan cevap vermiş, bu cevabımın bana getirdiği sıkıntıyı kabul etmemiştim. Ben kimseye hesap vermek zorunda ya da kimseden bir şeyler için izin almak zorunda değildim.

"Bana neden söylemedin?" diyen Alaz'a bakmadan önce gözlerim, Barın'ın gözleriyle çarpışmıştı. O buradayken kesinlikle rahatça bağırıp çağıramaz ya da Alaz'a hesap soramazdım, belki bir ihtimal bakışlarımdan anlam çıkarıp, bizi yalnız bırakmayı düşünebilirdi.

"Neden söylemedim sence? Kendine sorsan cevabı bulurdun." dediğimde Barın derin bir nefes aldı.

"Müsaadenizle ben gidiyorum, siz konuşmanıza devam edin." dedikten sonra tek kelime dahi söylememe fırsat vermeden hızlıca kapıyı açıp, çarparak kapatmıştı.

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin