3 ❦ Ruhunu Satan Kadın

24.8K 958 416
                                    

"O beni, ben de onu bekliyordum. Ve hiç konuşmadan bir gün daha sona eriyordu." -Özdemir Asaf

Keyifli Okumalar Dilerim 💟

Görünen ve görünmeyen, iki paralel gibi, sonsuz zaman içinde birlikte akar gider; biz ise sonuçları görür, meyvelere tanık oluruz hep.

Zaman denen cevherin görünmez tezgâhında, her şey, meçhul bir biçimde oluşur. Bu durumda küçücük görünen şeylerin rolü, halıda gizlenen küçük ilmikler gibi, bir sır olarak kalır. Bütün bu olup biten, bir gülün açılışı gibi, o kadar yavaştır ki, dikkat kesilse de insan, evreleri göremez. Ne kadar küçük olursa olsun, mevcut olan her şeyin, ileride oluşacak her şeyle ilgisi vardır...Farkına varılsın ya da varılmasın, yarın karşılaşacak şeylerin tohumları, o küçük şeylerle bugünlerden atılır.

Gözü kapamak, değiştirmez gerçeği...

Olumsuz tohumların ekilişine seyirci kalanlar ya da farkına varamayanlar, dikenleri gördükleri zaman dehşete kapılırlar.

Alaz, görünen ve görünmeyen iki paralel çizginin arasındaydı. Bana zarar verdiğinde gözlerimi kapatarak gerçekleri değiştirmeye çalışmıştım. Küçük detayları es geçmiştim. Yeniden karşılaşacağımızı tahmin edememiştim. Ve şimdi dökülen tohumlar ruhumu delik deşik eden birer dikendi.

Ben şimdi ruhunu satan bir kadın mıydım? Ruhumu kendi irademle mi satıyordum yoksa bu adam her şeye hükmetmeye mi çalışıyordu?

Üşüyen ellerimi yumruk yaparak üzerimdeki sweatin kollarını ellerimin üzerine çekiştirdim. Sessizlik senfonisi dinlerken, hava yavaş yavaş ağırlaşıyor gibi hissettiriyordu. Ufak olmayan bedenimle koltuğa sinmeye çalışırken dolan gözlerimi hızlı hızlı sayısız kez kırpıştırdım.  Bacaklarım buz kütlesine dönerken ufak bir titreme yaşadım, bedenim mi yoksa ruhum mu üşüyordu ayırt edememiştim. Birkaç sene önce beni vuran adamla nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yokken neden bu kadar korkak olduğumu da düşünmeden edemedim. Aynı acıyı yaşamak mı yoksa aynı acıyı yaşayıp kurtulamamak mı beni korkutuyordu? Beni bir ormanda vursa kimin haberi olurdu? Neden arabaya bindim o zaman?

İsteyerek binmedim.

Hayır. Zaten o evde de vurulsam yine ölürdüm en azından yaşamak için şansımı denemek istemiştim. Köle olmak ölü olmaktan daha iyidir değil mi?

 Alaz'ın göz ucuyla yumruk yaptığım ellerime baktığını yakalar gibi oldum fakat gözleri hemen yola döndü tam bir kötü adam hareketiydi bu. İşaret ve orta parmağını klimayı açmak için kullanırken, uzun parmaklarına ve temiz tırnaklarına baktım, insan öldüren birisinin elleri nasıl görünürdü? Neden sıradan bir el yerine büyük, kirli eller beklemiştim?

Ne bekliyordun? İnsanları vuruyor, silah ile. Onun işini mermiler görüyor, elleri neden temiz ve narin olmasın? dedi bir ses, uzun zamandır benim kendime duyduğum nefretten fazlasını duyuyordu bu ses bana.

"Sare iyi mi?" dedi Alaz beklemediğim bir anda, sessizliği memnuniyetsizliğiyle parçalara ayırmıştı.

"Evet, en son öyleydi." dedim camdan dışarıyı izleyerek, klimanın sesi bile ısınmama yetmişti. Beni de mi Sare'nin geleceği gibi zalim bir gelecek bekliyordu?

"Onu nerede buldun?"

Ağaçlar hızla kaybolurken, asfaltın üzerindeki beyaz çizgiler bulanıktı. Anılar ani bir sel baskını gibi hücum ettiğinde karşı koyamadan, zihnimin  acı köşelerinden birine sürüklenmiştim. Sorunun cevabından uzak Ares'in sözleri aklıma gelirken nefesimin daraldığını hissettim.  Ciğerlerim oksijen diye yalvarırken, titreyen dudaklarım üzüntümün temsilcisiydi. İçimdeki sevgiyi tüketmek istercesine dudaklarından dökülen kelimeler iki çelik el olup boğazıma yapışmıştı. İçimde bir şeyler yok oluyordu ve ben sadece acıyı hissediyordum. Hem gitmemem için türlü yollara başvurmuştu hem de beni onca acının içinde bırakıp gitmişti. Madem beni aldatacaktı o zaman neden gitmeme izin vermemişti? Tam olarak canımı yakan neydi? Gerçekten onu sevmek mi yoksa yaptıklarından sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi mi? Ben neden hep güçsüz bir kadındım? Neden erkekler hayatımı yönetiyordu?

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin