30 ❦ Alacakaranlıkta Bir Işık

8.2K 459 144
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim

Geri çekildiğimde Alaz'ın gözlerindeki pırıltı bir çocuğun gözlerindeki pırıltıyla özdeşti. Yaptığım şeyden pişman olmamı engelleyen bu pırıltı, alacakaranlığımı daha da aydınlatarak yolumu göstermişti sanki.

"Sen..." dedi dudaklarında gezinen parmak uçları dikkatimi çekerken,

"Beni kendi isteğinle mi öptün?"

Bunu yaparken aklımdan tam olarak ne geçtiğinden emin değildim. İsteyerek mi yoksa onun dilinden konuşmak amacıyla mı yapmıştım bilmiyordum fakat haklıydı. İlk kez adımı atan bendim.

"Evet, artık anladın mı? Seni kurtarmak için ne kadar ciddi olduğumu."

Derin bir nefes alarak dudaklarını birkaç kez aralayıp geri kapattı, başının etrafında uçuşan düşünceleri hissediyor olsam da tutup yakalamam imkansızdı.

"Ben..."

"Alaz yalan söylediğini biliyorum."

Gözlerime baktığımda ne diyeceğini görür gibi olup atılmıştım.

"Gitmem için uyuşturucu kullanmıyorum dedin ama belirtileri biliyorum ve aptal değilim hatta inanır mısın bir doktorum."

"Esila ben... Sadece beni kurtarmak için mi buradasın?"

"Cevabım neyi değiştirecek?"

"Umudumu."

Umudumu mu? Bakışlarımı yere indirip birkaç saniye düşünmek için kendime izin verdim. Onun gibi birisine tam olarak hangi kelimelerle yaklaşmak gerektiğini henüz öğrenememiştim açıkçası.

"Kalmak istiyorum işte neden olduğunun ne önemi var?"

"Çok önemi var, seni seviyorum anlamıyor musun? Sadece beni kurtarmak için kalmak istiyorsun ve ne hissedeceğimi bilmeden beni öpüyorsun!"

Şaşkınlıkla konuştum.

"Sen de kafana göre beni öpüyordun. Ne diye bana kızıyorsun şimdi? Sanki ilk öptüğünde beni seviyordun! Öyle istiyorum deyip çıkıyordun her şeyin içinden."

"Ben seni sevdiğim için bahanelere sığındım. Seni ne kadar uzun zamandır sevdiğimi biliyorsun. Seni hayatıma almak için bile bahane aradım."

"Evet o yüzden yanlışlıkla tanışmışız gibi yapmak yerine beni kölen yaptın, alıkoydun, kız kardeşimle tehdit ettin ve hatta beni haberim olmadan hamile bıraktın!"

Sanki bu bağırşlarımla içimdeki bütün zehirler akıyor gibi rahatladım. Damarlarımda daha temiz bir kan, ciğerlerim de daha temiz bir hava vardı. Hücrelerimi zehirleyen ve susmayan o fısıltılar bedenimde değillerdi artık.

"Her seferinde bunları yüzüme mi vuracaksın?"

"Öylece unutmak çok mu kolay sanıyorsun?" diye fısıldadığımda az önceki güçlü yanımdan eser yoktu, bir anda kabuğuma çekilmiştim.

HASTA ADAM [BİTTİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin