Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme ,
Kırk yılın hatrında sen kalayım...Bir hafta geçmişti. Bugün cumartesiydi. Dersim yoktu. Geçen hafta Deryayla dışarı çıktığımızda bana birinin yaklaştığını farkedip kafamı kaldırmıştım ama o kişi saklanmıştı. Kimdi acaba? Yüzünü de görememiştim. Tek gördüğüm mavi ceketi ve siyah pantolonuydu.
Başta, o mavi ceketli adamı düşünüp duruyordum. Beyzaya da anlatmıştım. Meraklı bir yapım olması olaya daha da heyecanla bakmamı sağlıyordu. Yaptığı şeye anlam da verememiştim. Fakat 1 hafta okuldu, derslerdi derken kafam dağılmıştı. Zaten daha fazla düşünmek saçmaydı. Bende boşvermiştim.
Derya'nın odama girmesiyle aklımdaki düşüncelerden sıyrıldım.
"Ablacığım bende seni kaldırmaya geliyordum." dedi. Gülümsedim.
"Bende şimdi uyandım. Geliyorum." deyip kalktım. O da başıyla onaylayıp odadan çıkınca bende banyoya gittim. Banyo odamın hemen yanındaydı. Deryanın odası da üst kattaydı. Kaan ve annem ise alt kattaki odalarda kalıyordu. Üst katta bir de misafir odamız vardı.
Yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geldiğimde herkes çoktan uyanmış bir şeyler konuşuyorlardı.
"Hayırdır sabah sabah ne bu muhabbet?"
"Günaydın abla. Bende anneme şey diyordum. Kahvaltıyı dışarda mı yapsak? Baksana havanın güzelliğine. Annem de anca hazırlıyor kahvaltıyı. Sepetimize koyalım pikniğe gidelim. Buralara yakın güzel bir yer var. Eneslerle gitmiştim bir ara."
"Çok iyi fikir. Sen ne dersin anne? "
"Bence de güzel fikir. Uzun zamandır hep birlikte bir şeyler yapmadık."
Annem piknik malzemelerini hazırlarken bende yukarı çıkıp uzun kot gömleğimi ve bol paça kot pantolonumu giydim. Üstüne kırmızı şalımı taktım. Mutfağa geldiğimde herkes hazırdı. Derya gri bir tunik ve kot pantolon giymişti ve açık pembe şal ve siyah minik sırt çantasını takmıştı. Eminim ki içinde hikaye kitapları vardı. Bugün okumaya fırsatı olur muydu bilmiyorum. Ama o, okusa da okumasa da yanında mutlaka kitap taşırdı. Boş bulduğu fırsatta hevesle kitabını çıkarır okurdu. Derya da benim gibi sözel derslere, kitap okumaya düşkünken Kaan sayısalcıydı. Özellikle matematiği çok iyiydi.
Kaan mavi gömlek ve siyah pantolon giymişti. Annem ise her zamanki gibi siyah, bilek kısmında küçük dantel işlemeleri olan feracesini giymişti ve mavi bir eşarp takmıştı. Beraber evden çıktık. Kısa sürede çok güzel bir piknik alanına geldik. Kaan cidden güzel bir yere getirmişti bizi. Enes onun en yakın arkadaşıydı. Onunla çok gezerlerdi. Geçen ay da piknik için arkadaş grubuyla buraya gelmişlerdi.
Oturmak için güzel bir yer ararken Derya ilerde gördüğü bir ağacın altına ilerledi.
"Burası güzel bence." dedi elindeki poşeti ağacın dibine bırakarak.
Biz de onaylayarak poşetlerimizi bıraktık. Henüz acıkmamıştık. Bir süre etrafı izledik. Kaan daha sonra ilerdeki küçük büfeden bir top aldı. Ben pek oynamayı sevmezdim ama Kaan, Deryayla beni ikna etmek için uğraşıyordu. Neydi bu erkeklerdeki top sevdası bilmiyordum. Etrafa göz attığımda millet gayet neşeliydi. Kimi hamak kurmuş keyif yaparken kimi bizim gibi top oynuyordu. Kaan'ı kırmak istemedim. Gülümseyerek ayağa kalktım. Gelmiştik madem biraz oynayabilirdik.
Kalkıp voleybol oynamaya başladık. Biz neşeyle oynarken annem biraz gülümseyerek bizi izledi, daha sonra sepette malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladı. Biz oynamaya devam ederken bir anda Kaan oyunu çevirmeye başladı. Saçma sapan atışlarla topu koluma, bacağıma atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...