Medyada Burak
"Ben tüm bu iç sıkıntılarından senin varolduğunu hatırlayarak sıyrılıyorum "
"Kaan ne oldu sana!"
Kaan endişeyle sorduğum soruya yanıt vermeden içeri girdi. Çantasını kapının kenarına bırakıp zar zor salona geçti. Ben de arkasındaydım. Eli yüzü yara bere içindeydi.
"Oğlum! Ne oldu sana!"
Annem apar topar Kaana yaklaşıp elini yüzünü kontrol etmeye başladı.
"Ya durun bir anlatacağım. Az soluklanayım."
Kaan sanki bir şeyi yokmuş gibi koltuğa oturup yayıldı.
"Abi kavga falan mı ettin?"
Derya'nın sorusuyla Kaan iç çekti.
"Yani sayılır. Etmek zorunda kaldım."
"Oğlum doğru düzgün anlatsana şunu. Kübra dolaptan bir şeyler getir. Çocuğun elini yüzünü temizleyelim."
"Gerek yok. İyiyim ben."
Kaana göz devirip banyoya gittim. Kaan iyi görünmüyordu. Alnında ve kaşında küçük yaralar vardı. Yanağında ufak bir morluk ve burnunda da çizikler. Dudağının kenarı kan toplamıştı. Üstü başı da perişan haldeydi. Acaba neden kavga etmişti?
Salona geçtiğimde Kaan'ın yüzünü temizlemeye başladım. O sırada hepimiz suskunduk. Bir ara Kaan'ın gözleri anneme döndü.
"Anne! Ağlıyor musun sen? Yapma Allah aşkına ben gayet iyiyim. Altı üstü ufak bir kavga."
"Ne yapayım oğlum? Sizin parmağınıza iğne batsa canım yanar benim, anneyim ben."
Annem burnunu çektiğinde Derya gülümseyerek omzuna yattı.
"İyi bizim annemizsin."
Bir kaç dakika sonra Kaan'ın yüzünü tamamen temizlemiş ve yara olan yerlere yara bandı yapıştırmıştım.
"Hadi anlat bakalım şu işin aslını."
Kaan koltukta hafifçe doğruldu.
"Yarın sınavımız vardı. Bugün yan sınıftan 3 çocuk boş derslerinde öğretmenler odasına gitmişler. Bende tuvalete giderken şans eseri farkettim. Hoca çantasını orada bırakıp derse girmiş. Bu uyanıklarda çantadan sınav cevaplarını bulup telefonuna çektiler. Durduracaktım ama o sırada hocayı gördüm. Merdivenlerden çıkıyordu. Alel acele saklandım. O sırada çocuklar da farketti sesleri. Hemen çıkıp sınıflarına gittiler. Velhasıl cevaplar artık çocuklardaydı. Haliyle bende gidip şikayet ettim. Disipline gittiler. Benim şikayet ettiğimi bilmiyorlardı. Bizim tayfa varya Enes, Metin, Osman ve Salih. Çıkışta hepimiz ders çalışmak için kütüphaneye gidiyorduk. Bu 3 çocuk yolumuzu kesti. Yanlarında da 4 kişiyi daha getirmişlerdi. Metinle geçen seneden beri aralarında bir sıkıntı vardı. O yüzden onun şikayet ettiğini düşünmüşler. Bir anda çocuğu dövmeye başlayınca araya girdik ama nafile. Baktım olacak gibi değil itiraf ettim. Hepsi bir anda bana döndü. Bu sefer Metini iltip beni ortalarına aldılar. Sonuç bu. " Eliyle yüzünü gösterip güldü.
"Ne gülüyorsun? Şu haline bak! "
"Ne yapsaydım abla? Haksızlığa boyun mu eğseydim?"
"Elbette hayır. Ama yüzün gerçekten mahvolmuş. Sağlık ocağına falan gitseydik. Benim pansumanımla olmaz bu iş."
"Aman boşver. Uyursam geçer."
Kaan ayağa kalkacakken annem onu durdurdu.
"Dur nereye gidiyorsun? Sanki başı ağrıyor da uyursam geçer diyor. Ablan haklı. Yanağına falan da krem sürelim. Eşek sıpaları nasıl da vurmuşlar sana. Ah yavrum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...