Barışma

4.9K 326 159
                                    

"Kanatları varmış kalbin; sevince uçar sevmeyince göçermiş."

(Cahit Zarifoğlu)

"Selamün aleyküm kızlar." Beyza ile çardakta oturan kızların yanlarına gelmiştik.

"Aleyküm selam."

1 hafta haliyle çabucak geçmişti ve şu an tekrar okuldaydık. Melek bir gece biz de kaldıktan sonra evine gitmişti.

Kızlarla ders başlayana kadar biraz daha sohbet ettikten sonra sınıfımıza ilerledik. Sınıfa girene kadar Fatih aklıma gelmemişti. Kızlarla sohbete dalınca unutmuştum sanırım. Ama şu an sınıfa girer girmez gözlerim onu arar olmuştu. Ama yoktu. Daha gelmemişti. Beyza ile ön taraflarda bir yere oturup çantamdan ders malzemelerimi çıkardım. Elim Fatih'in aldığı mavi kaleme gittiğinde istemsizce duraksadım. Evde ders çalışırken neredeyse sürekli bu kalemi kullanmıştım.

"Kübra?"

Beyza'nın sesiyle ona döndüm. Gözleri elimdeki kaleme kaydığında alelacele kalemi de sıraya bırakıp çantamın fermuarını kapattım. Beyza güldü.

"Bu kalem pek bir tanıdık geldi bana." Beyzaya ters bir bakış attığımda gülmeyi bıraktı.

"Tamam tamam kızma. Onunla konuşmayı düşünüyor musun? 1 haftadır konuşmadınız malum." Aklıma gelen şeyle gözlerimi kaçırdım. O gün alışveriş merkezinde onu gördüğümü Beyzaya söylememiştim.

"Şey... Aslında ben onu gördüm. Alışveriş merkezinde." Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Ne? Ne zaman?"

"Hani, Melek'in bize geldiğini söylemiştim ya,o gün sinemeya gitmiştik. Girişte gördüm ama beni görmesin diye resmen koşar adım girdim içeri. Allahtan da farketmedi."

"Nasıl ya? Neden kaçtın ki? Yani belki bir şey derdi." Omuz silktim.

"Boş ver. Melek de pek hevesliydi konuşmaya ama ben utandım." Kaşlarını çattı.

"Melek niye hevesliydi ki?"

"Fatih'i beğendi. Yani yakışıklı olduğunu söyledi." Beyza bir anda güldüğünde afalladım. Zira şu an benim yüzümde sinirli bir ifade vardı.

"Ay sen kıskandın mı?"

"Ne? Yok artık. Kıskanmadım."

"Ne bu halin öyleyse?" Eliyle yüzümü gösterdiğinde çattığım kaşlarımı düzelttim.

"Melek'in öyle demesi hoş bir şey değil. Yoksa bana ne? Ben ayıp diye şey ettim." Gözlerimi tekrar kaçırdığımda onunla göz göze geldik.

Fatih ile.

Sınıftan içeri giriyordu. Tam arkasında da Burak vardı. Gözlerimiz saniyelik buluştuğunda yanlış bir şey yapmış gibi hızla gözlerimi ondan çektim ve sıranın üzerinde duran ellerime çevirdim. Dakikalar sonra ders başladığında derin bir nefes aldım. Kafam şu an her ne kadar dolu olsa da bu halimden kurtulup derse odaklanmalıydım. Hoş, bu pek mümkün görünmüyordu. Neyse ki kısa süre sonra kendimi zar zor derse verdim.

Yorucu bir günden sonra ceketimi giydim ve malzemelerimi çantama koyarak ayaklandım. Gün çok hızlı geçmişti aslında. Fatih ile hiç konuşmamıştık. Beyza arada bana baktığını söylüyordu ama ben başımı ona hiç çevirmedim. 1 hafta boyunca görüşmemiştik. Benim için değişen bir şey yoktu. Bana ne ki yani Fatihten? Ah kimi kandırıyorum? Yapma Kübra. Beyza'ya yok öyle bir şey deyip geçiştiriyorum. Kendime dürüst olayım bari. Ciddi ciddi onu düşünüyorum. Fatih'i. Ne bileyim. Onunla sohbetimiz beni mutlu ediyordu. Daha tanışalı kısa bir zaman olmuştu belki de. Her neyse. Her şey olacağına varır. Çok da düşünmemek lazım.

Hayat Arkadaşım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin