"Kaldı ki susmak bile gözler konuşuyorsa bir anlam taşır."
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Medyada Burak
Şalımı son kez aynada kontrol ettikten sonra merdivenlerden indim. Dün eve gelince annem Fatih ile nasıl vakit geçirdiğimi sorunca mutlu olduğumu ve yakında onlarla da tanıştırmak istediğimi söylemiştim. Biraz tedirgindi. Ama ona da hak veriyordum. Yalçın geçen sene bizi çok üzmüştü. Yine üzülmemden korkuyordu annem. Neyse ki Yalçın'ı o günden sonra görmemiştim. O gün özür dileyip benden uzaklaştığına göre cidden aklı başına gelmiş olmalıydı. Çok şükür.
Kahvaltıya indiğimde herkes uyanmıştı. Yüzümde engel olamadığım bir tebessüm vardı. Fatih sabah çok güzel mesajlar atmıştı. Uyanır uyanmaz onun mesajlarıyla karşılaşmak beni çok ama çok mutlu etmişti. Sakin ve huzurlu bir kahvaltının ardından evden çıktım. Hava çok güzeldi. Dakikalar sonra durağa vardığımda Beyza'nın daha gelmediğini gördüm. Kol saatime baktım. Neyseki otobüsün gelmesine biraz daha vardı. Bir kaç dakika öylece etrafı izliyordum ki Beyza geldi.
"Günaydın Kübra."
"Günaydın canım. Nasılsın?"
"Çok iyiyim çok şükür. Dünden beri Burak'a ne alsam diye düşünüyorum. İnanamıyorum ya hâlâ, resmen aynı gün doğmuşuz."
"Tesadüf."
"Aynen. Az kaldı ya ne alsam acaba?"
"Bilmiyorum. O güne kadar Burak'ın zevklerini az çok öğreniriz bence. Olmazsa Fatih'e sorarız."
"Ay Kübra." Beyza bir iki adım atıp bana daha da yanaştı.
"Siz ciddi ciddi oldunuz ha. Çok yakışıyorsunuz maşaAllah." Gülümsedim.
"Yaa teşekkür ederim. Ben... Ben çok mutlu hissediyorum. Yani onunla... Zaman geçirirken."
"Bak ben sana demiştim. Siz birbirinizin kaderisiniz. Hayırlısı olsun."
"Darısı başına o zaman."
"Ay nerde!" Beyza iç çekerek hayallere daldığında gülerek kolunu dürttüm.
"Otobüs geldi. Kendine gel."
"Tamam tamam hadi binelim."
Otobüse binip ilerlemeye başladık. Yaklaşık bir saat sonra okula vardık. Sınıfa girip boş bir yere oturmuştuk ki Fatih girdi sınıfa.
"Günaydın." Fatih önümde ki boş yere oturdu. Dünden sonra Fatih ile daha samimiydik.
"Günaydın." Beyza bizim gülen yüzlerimize bakıyor olmalıydı. Dün o kadar çok soru sormuştu ki her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmak zorunda kalmıştım.
"Nasılsınız?"
"İyiyiz. Sen nasılsın?" Fatih gülümseyerek çenesini kaşıdı.
"İyiyim. Seni görünce çok daha iyi oldum." Hafifçe güldüm.
"Ay ne güzel oldunuz siz. Şey misiniz şimdi? Sevgili." Utanarak gözlerimi Beyza'ya çevirdim. Ne diyebilirdim ki? Sevgili kelimesini sevmiyordum zaten. Bana bakıp göz kırptı. Sanırım Fatih'in düşüncelerini merak ediyordu.
"Şey..." Fatih bir şey demek için ağzını açtı ama hemen geri kapattı. O da ne desem diye düşünüyordu sanırım. Onu bu zor durumdan kurtarmak adına ben konuştum.
"Ya Beyza... Ben o kelimeyi pek sevmem zaten bilirsin. Şimdi biz... Yani hislerimizi açıkladık işte birbirimize. İlla bir adımız olması gerekmiyor." Gözlerimi tekrar Fatih'e çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
أدب المراهقينKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...