Selamun aleyküm güzeller!!!
Uzun bir aradan sonra ilk özel bölümümüzle geldim. Arayı fazla tuttuğum için üzgünüm ama epey yoğundum ve buraya girmeye neredeyse hiç vaktim olmadı :(Umarım bölümü seversiniz. Yorumlarınızı bekliyorum^^
...
Gözlerimi ayazdan savrulan ağaçlardan çektim. Kış gelmişti. Aralık ayının ilk günlerindeydik. Fatih ile evleneli neredeyse üç ay oluyordu. Hayal ettiğimden bile daha güzeldi onunla olmak.
Birbirimizi sevmeyi biliyorduk. Güzel seviyorduk. Kırmadan, dökmeden, incitmeden yaşayıp gidiyorduk. Onunlayken dünya sanki bir masal ülkesine dönüşüyordu. Sohbeti, gülüşü, bakışları hep içimi kıpır kıpır ediyordu. Her günümüz hala ilk zamanlarımız gibi heyecanlıydı.
Aynı okulda görev yapıyorduk. Sabahları onunla beraber okula gitmek en sevdiğim şeylerden biriydi. Teneffüs aralarında gizli gizli bakışıyor ve gülüyorduk. İkimizde Türkçe öğretmeni olduğumuzdan zümre toplantıları, söyleşiler gibi pek çok faaliyette denk geliyorduk. Onun yanından bir an bile ayrılmak istemeyen benim için bu olay nimet gibiydi.
Balkondan çıkıp mutfağa geldiğimde hazır olan menemeni dikkatlice tabağa koydum. Fatih yemeklerime çabuk alışmıştı. O yemek yapma konusunda pek iyi değildi ama diğer ev işlerinde elinden geldiğince bana yardım ederdi.
Menemenin mis gibi kokusu mutfağı sararken gülümsedim. Yaklaşık bir saat vardı ilk derse. Kahvaltıdan sonra hazırlanıp evden çıkacaktık.
Bir anda belimde hissettiğim eller ürkmeme sebep olurken aşık olduğum sesi işittim.
"Günaydın hayatım." deyip yanağımdan öptü Fatih. Bana sarılışı yine içimde ki kelebekleri harekete geçirirken içtenlikle güldüm.
"Günaydın canım," dedim yüzümü ona çevirip. Menemene eğilerek gözlerini kapadı.
"Nefis kokuyor."
"Hadi otur sen," dedim. O, mutfaktaki küçük masamızın sağındaki sandalyeye oturunca bende dolaptan kahvaltılıkları çıkardım ve masaya koydum.
"Bugün dört dersin var değil mi?" Sorusuyla birlikte başımı salladım. Bir yandan oturduğum sandalyeye yerleşirken konuştum.
"Evet öğlen arasında bitmiş oluyor." Elimdeki ekmeğe reçel sürerken bir yandan da gözüm Fatihteydi.
"Bugün alışverişe gidecektik. İstersen sen direkt eve geç. Beni bekleme bir daha. Ben alışverişi yaparım." Gülümseyerek hazırladığım ekmeğimden bir ısırık aldım.
"Çok iyi olur aslında. Bende annemlere uğrayacağım. Ahmet Babam kol saatini unutmuş geçen gün."
Geçenlerde bize akşam yemeğine davet etmiştim. Ahmet Babam da kol saati bileğini sıktığı için çıkarıp kenara bırakmıştı.
"Tamamdır. Ben dönerken seni oradan alırım o zaman."
"Olur canım."
Güzel bir kahvaltıdan sonra ben masayı toparlarken Fatih hazırlanmak için odaya ilerlemeye başladı.
"Fatih sıkı giyin. Hava epey soğuk bugün."
"Tamam güzelim." Hızlıca mutfağı toparlayıp bende odaya ilerledim. Fatih giyinmişti ve saçlarını tarıyordu.
Giydiği kazağa göz attım. İnce bir kazaktı. Üşüyebilirdi.
"Bunu giymeseydin keşke. İnce biraz." Yaklaşıp dolaptaki kıyafetlerine göz attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...