"İmtihan bu ya, balığın gönlü çöle vurulur."
"Ay kalemim yok! Mavi kalemim nerede? Vallahi kayboldu. Ne yapacağım ben!"
Alelacele çantamı tekrar karıştırdım. Yine bulamayınca oflayarak odama gittim. Bugün iki tane sınavım vardı. O yüzden gece baya çalışmıştım. Büyük ihtimal kalemim masanın altına falan düşmüştü. Bir sürü renkli kalemimden neden en sevdiğim kalem düşerdi ki! Sinir bozucu.
Odama girdiğimde etrafa baktım. Fakat ne yerde, ne de masanın üstünde kalem falan gözükmüyordu. Eşyalarıma, özellikle okul eşyalarıma, oldukça önem verirdim. Çorabım kaybolsa bu kadar takmazdım ama kalemimi, defterimi yahut farklı bir okul eşyamı kaybetsem üzülürdüm. Kalemin odamda olmadığını anlayınca odamdan çıkıp Derya'nın odasına girdim. Şalını bağlıyordu.
"Mavi kalemimi gördün mü? Bir yere mi düştü anlamadım."
"Görmedim."
Ben hüzünle etrafa bakınırken gülümsedi.
"Boşver abla. Kalem altı üstü."
"Hayır. O benim en sevdiğim kalemim. Ben ders notlarımın çoğunu o kalemimle alıyorum."
Derya gülerek elinde ki son iğnesini de şalına taktı.
"Üzüldüğün şeye bak. Yenisini alırsın."
Omuz silkip odadan çıktım. Daha sonra alt kata inip Kaan'ın kapısına tıkladım. Ses gelmedi. Haliyle uyuyordu. Kapıyı usulca açtım. Yine saçma bir pozisyonda yatıyordu. Yere attığı örtüyü yerden alıp yatağa koydum. Başının altından düşmek üzere olan yastığı elimle düzeltirken bir yandan da söylenmeye başladım.
"Kaan uyan artık. Kaan! Sabah oldu oğlum!"
Ses vermiyordu. Bir kaç kez kolunu dürttüm.
"Pişt! Hadi Kaan. Ya bir kere de hemen uyan."
"5 dakika daha."
Ağzının içinden yarım yamalak anladığım cümleyle daha sert dürtmeye başladım.
"Ne diyorsun anlamıyorum? Hadi kalk. Annem kahvaltı hazırlıyor. Ya Kaan! Kime diyorum!"
Dakikalar sonucu Kaan gözlerini açtı. Sonunda.
"Tamam yeter ya yeter. Deştin kolumu."
Kalkıp dağılmış saçlarını eliyle düzeltti.
"Bu ne uyku Allah aşkına. Kalk. Şey bu arada mavi kalememi gördün mü? Bir yere düşürdüm herhalde."
Ben yere bakınırken Kaan ayağa kalktı.
"Burada değildir. Kendi odana baktın mı?"
Başımı oflayarak salladım.
"Abla cidden çok tuhafsın." Dediği şeyle şaşkınlıkla ağzımı araladım.
"Aa niye ki?"
"Altı üstü kalem. Yüzünden düşen bin parça. Her şeyi böyle kafana takmazsın sen. Ne oldu?"
"Bir şey olduğu yok canım. Sınavlardan falan stres oldum herhalde. Ayrıca biliyorsun ben eşyalarıma çok önem veririm."
Güldü.
"Aynen. Neyse sana gelirken kalem alabilirim."
"Yok yok alma boşuna. Elbet çıkar bir yerden."
Annemin sesini duymamızla kalkıp mutfağa ilerledik. Gece geç yattığım için uykum vardı. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Umarım sınava kadar iyice kendime gelirdim. Güzel bir kahvaltıdan sonra Kaan ve Derya ile evden çıktık. Annem de birazdan çıkıp kafeye gidecekti. Durağa doğru yürürken Beyza da ilerden geliyordu. Ah malum bu ara beni evden alacaktı. Abartıyordu. Zaten etrafta Yalçın'ın da göründüğü yoktu. Çok şükür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...