"İçim kendimden yorgun benim."
(Birhan Keskin)
Sonunda anlatmam bittiğinde gözlerimdeki göz yaşlarını sildim. Polisler geçmiş olsun diyerek odadan çıktı. Fatih ve Kaan öfkeyle ellerini yumruk yapmıştı.
"O pisliğin ceza alması için elimizden geleni yapmalıyız." Kaan'ın cümlesini sessizce onayladık.
"Kızım. Doktor taburcu olabileceğini söyledi. Gidelim mi?"
"Olur anne." Fatih ve Kaan odadan çıktığında annem ve kızlar beni yataktan kaldırıp üstümü düzelttiler. Üzerimdeki kıyafetten hemen kurtulmak istiyordum. Birdaha asla bu tuniği giymeyecektim. Bana bu günü hatırlatacaktı.
Hastaneden çıktığımızda Fatih arabasıyla bizi eve bıraktı. Hiç kimse konuşmuyordu. Bizimkiler arabadan indiğinde bende tam iniyordum ki Fatih konuştu.
"Biraz konuşalım mı canım?" Yüzüne bir kaç saniye baktım.
"Şimdi değil Fatih. İyi değilim." Fatih anlayışla başını salladı.
"Tamam. Ama iyi ol. Bir şey olursa bana haber ver." Başımı belli belirsiz salladım. "Kübra. Seni seviyorum." Gülümsemeye çalıştım. Söyledikleri beni sakinleştirmek içindi, güç vermek içindi. Ama ben bitmiş gibi hissediyordum. Bir şey demeden indim arabadan. Fatih ben eve girene kadar bekledi. Usulca eve girip kapıyı kapatmadan son kez ona baktım. Bana hafifçe tebessüm etti. Buruk bir tebessüm...
Kapıyı kapatıp salona geçtiğimde ev toparlanmış görünüyordu. Saatler önce Yalçın'a bir sürü şey fırlattığım için burası oldukça dağılmıştı.
"Anne buraları kim topladı?" Annem istemeyerek de olsa cevap verdi.
"Neriman topladı kızım. Gel otur şöyle." Neriman Teyze, Beyza'nın annesiydi. Salonu o halde görmeyeyim diye toplanmasını istemişti annem. Salona iğrenircesine baktım. Yalçın'ın sesi kulağımda yankılanıyordu sanki. Bir anda kendimi yine o andaki gibi kötü hissettim.
"Ben odama geçeyim." Bizimkilere söz hakkı tanımadan koşa koşa odama gittim. Dolabımı açıp rastgele bir şeyler çıkardım ve üzerimi değiştirdim. Üzerimdeki beyaz tuniği sinirli bir şekilde banyoya bıraktım. Bunu bir daha giymek istemiyordum. Tekrar odama dönüp yatağıma uzandığımda karnımın ağrıdığını hissediyordum. Bana dokunduğu anlar aklıma geldikçe midem bulanıyordu. O pislik herifin yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Sanki her an tekrar gelecek gibi hissediyordum. Oysa ki Yalçın şu an nezaretteydi. Hepimiz ondan şikayetçi olmuştuk. Mutlaka ceza almalıydı. Hem namusuna göz dikmişti hem de az daha resmen canıma kastedecekti. Boğazımı sıktığı an aklıma gelince elim boynuma gitti. O kadar korkmuştum ki o an. Ciddi ciddi nefessiz kalmıştım. Belki Fatih biraz geç gelseydi... Ah düşünmek bile istemiyordum. Akan gözyaşlarımı sinirle sildim. Yatakta bir sağa bir sola dönüp durdum bir müddet. Hava kararmıştı ama uyuyamıyordum. Yatakta doğrulup odada biraz tur attım. O anları unutamıyordum. Olmuyordu. Çıkmıyordu aklımdan. Sinirle tekrar yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım. Uyumam gerekliydi. Dakikalarca gözlerim kapalı bir şekilde, iyice nevresimime sarılarak yattım. Nihayet sonunda uykuya dalabildim.
"Git buradan."
"Yalçın git lütfen."
"Yardım edin. Kimse yok mu?"
"Hayır. Hayır. Git."
"Kübra uyan kızım. Kübra!"
Çığlık atarak gözlerimi açtığımda annem ve Derya'nın endişeli gözleriyle karşılaştım. Hızla yataktan doğrulup etrafıma baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Novela JuvenilKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...