"İnsanlar size karşı değildir, sadece kendilerinden yanadır "
"Çok yakıştı."
"Aynen. Çok güzel oldun ablam."
Gülümseyerek üzerimdeki elbiseye baktım. Kızlarla alışveriş merkezine gelmiştik. Lila rengi hoş bir tunik denemiştim. Kızlar da beğendiğine göre sanırım bunu alacaktım. Elimizdeki alışveriş sepetine bu tuniği de koyup kıyafetleri incelemeye devam ettik. Derya kendine yazlık gömlek, ince tunikler bakarken biz de Beyza ile gözümüze hoş gelen kıyafetlere bakıyorduk.
"Bunun rengi çok güzelmiş." Beyza'nın elindeki elbiseye baktım. Haki yeşili rengindeydi, siyah ince bir kemeri vardı. Bilek ve boyun kısmında ince danteller ve dantellerin aralarında minik çiçekler vardı. Hem şık hemde şirin duruyordu.
"Evet, gerçekten çok hoş. Alıyor musun?" Gözlerini elbisenin etiketine çevirdi.
"Fiyatının pek hoş olduğunu söyleyemem." İkimizde güldüğümüzde elbiseyi yerine bıraktı.
"Zaten yeşil olduğu için o kadar dikkatimi çekti." Kendi kendini avuturken gözü hâlâ elbisedeydi. O sırada aşina olduğumuz sesle sol tarafa döndük.
"Selamün aleyküm."
Burak elinde alışveriş sepetiyle yanımızda duruyordu. Gülümseyerek bize selam vermişti. Bizde şaşkınlık içerisinde selam verdik. Onu görünce biraz tuhaf hissetmiştim.
"Nasılsınız?"
"İyiyiz çok şükür. Sen nasılsın?" Beyza cevap verdiğinde rahat bir nefes verdim. Ben konuşmaya utanıyordum.
"Bende iyiyim çok şükür. Alışveriş yapmaya geldim." Gözlerimi elindeki sepete kaydığında koyu mavi bir ceket aldığını gördüm. Burak bir bana bir Beyzaya bakıyordu. Sanırım nasıl konuşacağından emin değildi.
"Aynen biz de."
"Abla bunları beğendim."
O an Derya yanımıza geldiğinde elindeki tuniklere sepete koydum.
"Neyse görüşürüz. Kolay gelsin."
"Görüşürüz Burak."
Burak bizden uzaklaşırken Beyza bir kaç saniye ardından baktı.
Saatler sonunda elimizde poşetlerle alışveriş merkezinden çıktık. Epey yorulmuştuk. Alışveriş düşkünü biri değildim zaten bu hoş bir şey de değildi. Ama kızlarla uzun zamandır bir araya gelmediğimiz için bugün oldukça eğlenceli geçmişti. Bir kafeye oturup bir kahve de içmiştik. Daha fazla yapacak bir şey bulamayınca durağa ilerledik. Burası işlek bir cadde olduğu sık sık otobüs geçerdi. Çok geçmeden de bizim otobüsümüz geldi. Kısa süren bir otobüs yolculuğunun ardından da evlerimize dağıldık.
...
"Günaydınlar efendim."
"Günaydın uykucu. Hayret nasıl uyandın bu saatte?" Kaan gülümseyerek yanıma yaklaştı.
"İnanır mısın ilk kez kendi kendime uyandım. Şok oldum. Saate baktım, inanamadım. Herhalde rüyadayım falan diye düşündüm." Gülerek sol elimle hafifçe omzuna vurdum.
"İlahi Kaan. Bende şaşırdım, yalan yok. Neyse olsun erken uyanmak her zaman daha iyidir." Gülümsedi. Gözleri hamur yoğuran sağ elime kaydı.
"Ne yapıyorsun?"
"Pişi için hamur yoğuruyorum."
"Bayırılırım pişiye. Yardım edeceğim bir şey var mı?" Güldüm. Kaan mutfak işlerinden zerre anlamayan bir çocuktu. Küçükken bazen merak eder bize yardıma gelirdi ama neye eline sürse iki saniye içinde mahvolurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Novela JuvenilKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...