Sen benim yıldız kayarken tuttuğum dileğim değil,
Ezan okunurken ettiğim duamsın...Seccademi toplayıp odamdaki küçük çekmeceye koydum. Pencereye yaklaşıp derin bir nefes aldım. Hava hala kararıktı. Sabah namazını çok severdim. Bu vakitler ne güzel olurdu. Camı aralayıp başımı uzattım. Dışarıdaki rüzgar içimi ürpetirken istemsizce gülümsedim. Ne güzeldi gökyüzü. Güneşi de rüzgarı da yağmuru da ayrı güzeldi. En çok yağmuru severdim ama her hava olayı, gökyüzünü süsleyen her şey çok güzeldi. Odanın içini daha fazla soğutmadan pencereyi kapattım. Yatağıma uzanıp yorganımı iyice kendime çektim. Kocaman yorganın içinde bedenim minicik kalmıştı. Gözlerimi kapadığımda bugün huzurlu bir gün olmasını dileyerek uykuya daldım.
Sabah kolayca kalktım. Bugün yoğun bir gün olacaktı bizim için. Yakında vizeler başlıyordu. Ben çalışmayı son güne bırakan bir insan olmadığım için açıkcası çok da telaş yapmıyordum. Millet yana yakıla not ararken ben inci gibi tuttuğum notlarla gayet rahat bir şekilde çalışıyordum. Fakat finaller beni biraz korkutuyordu. Hayırlısı, umarım sınavlarım güzel geçerdi.
Hazırlanıp aşağı indiğimde annem de yeni kalkmıştı. Onunla beraber kahvaltı hazırlamaya başladık. Biz genelde erken kalkmayı seven bir aileydik. Ha tabi Kaan dışında... O oldu olası uykucuydu. Deryaya seslendiğimde çok geçmeden esneyerek merdivenlerden inmeye başladı. Kahverengi merdivenin kenarlarından bir o yana bir yana sallanarak inerken oldukça komik görünüyordu. Sanırım gece biraz geç yatmıştı. İner inmez Kaanın odasına girdi. Bu halde Kaanı uyandırması pek mümkün görünmüyordu. Nitekim öyle de oldu. Dakikalar geçmesine rağmen ikisi de çıkmadı odadan. Annem o sırada çayları doldurmaya başladı.
"Bunlar niye gelmedi hala?"
Annem aklımdaki soruyu bana sorduğunda elimdeki ekmek sepetini masaya bırakıp Kaanın odasına ilerlemeye başladım.
"Dur ben bakıyorum şimdi."
Odanın kapısını açtığımda Derya'nın da odadaki küçük koltuğa kıvrıldığını gördüm. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Kaan'ı dürttüm. Tuhaf sesler çıkararak diğer tarafına döndü. İç çektim.
"Hadi ama Kaan geç kalacaksın."
Yine homurdanmaya başladığında bu sefer omuzlarından sarsmaya başladım. Çok geçmeden gözlerini araladı.
"Tamam ya tamam dur!" söylenerek yataktan kalktığında Deryayı görmesiyle gülmeye başladı.
"Hayret Derya da uyanamamış. Kızı da kendime benzettim."
Gülerek bu sefer Deryayı dürttüm. Kaanın aksine o hemen gözlerini açtı.
"Ay dalmışım ya. Gece kızlarla konuştuk. Baya geç yatmıştım."
"Olsun. Hadi kalk da kahvaltıya geçelim."
Masaya oturduğumuzda sessizce kahvaltımızı yapmaya başladık. Çalan telefonumla irkildim. Kalkıp sehpanın üstündeki telefonumu aldım. Beyza arıyordu. Açıp kulağıma götürdüm.
"Kübra ben şimdi sizin oraya doğru yürümeye başladım. Beraber gidelim bugün. Malum günlerdir teyzemlerdeydim.
"Tamam canım bekliyorum. Hadi görüşürüz. "
"Görüşürüz."
Kahvaltımı bitirip masadan kalktım. Bizimkilere el sallayıp askıdan siyah çantamı aldım ve evden çıktım. Durağa doğru ilerlerken ilerden Beyza'nın geldiğini gördüm. Beni görünce yanına gelmemi bekledi.
"Günaydın." dedim yanına vardığımda.
"Günaydın canım nasılsın?"
"İyiyim çok şükür, sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...