"Yanında huzur bulduğunuz insanlar servetinizdir."
Otobanda ilerlerken bir anda farklı bir yola saptı Fatih. Dar ve patika yolda ilerlerken camdan dışarı baktım.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sürpriz demiştim hayatım." Gülümsedim.
"Tamam da... Merak ettim."
"Az kaldı az." Pes edip etrafı izlemeye devam ettim. Girdiğimiz bu ara yol oldukça taşlı olduğu için araba sürekli sallanıyordu. Ama etraf çok güzeldi. Ağaçlar bu yolu çok hoş bir biçimde süslüyordu. Yaklaşık 10 dakika sonra Fatih arabayı durdurdu.
"Geldik mi?" Gülümseyerek arabadan indi ve arabanın etrafında dolanıp benim kapıma geldi. Kapıyı açıp elini nazikçe bana uzattı.
"Buyrun hanımefendi." Gülerek elini tuttum. Biraz alışmış sayılırdım. Ah kimi kandırıyorum! Hiç de alışkın değilim. Elim eline her değdiğinde heyecandan kalbim hızlanıyordu
Umarım elim çok titremiyordur.Arabadan indiğimizde Fatih bagajı açıp bir örtü çıkardı. Bu süreçte elimi hiç bırakmıyordu. Bu benim içimi kıpır kıpır ederken Fatih örtüyü kolunun altına sıkıştırdı ve elimi iyice kavradı. Birlikte yürümeye başladık. Ayaklarımıza bakıyor ve adımlarımızın ne güzel olduğunu düşünüyordum. Bir kaç dakika sonra duraksadık. Meğer büyük bir tepeye gelmiştik. Tüm ilçe ayaklarımızın altındaydı. Manzaraya bakıp konuştum.
"Çok güzel görünüyor." Fatih elimi bıraktı ve örtüyü dikkatle yere serdi. Sonrasında örtünün üzerine oturduk.
"Geçen sene Burak ile şans eseri keşfettik burayı." Birbirimize baktık.
"Eşimin de burayı seveceğini düşündüm." Gülümseyerek başımı salladım.
"Çok sevdim."
Bir süre manzarayı izledik. Sonrasında Fatih biraz bana yanaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Ellerimi elleri arasına aldığında gözlerim anında bu birlikteliğe takıldı. Nasıl da uyumlu görünüyordu ellerimiz? Gözlerimi Fatih'e çevirdiğimde onun bana baktığını gördüm. Haliyle çok yakındık şu an. Bu heyecanımı arttırırken gözlerimizi bir an bile ayırmıyorduk.
"Kübra." Derin bir nefes aldı. Bir konuşma yapacak olmalıydı. Sırtımı dikleştirip ellerini biraz sıktım. Ona güven vermek istiyordum. Benimle her şeyi konuşabilirdi. Ben onu dinlerdim, anlardım. Fatih bu hareketim karşısında gülümsedi ve konuşmaya devam etti. "Biliyorum, her şey çok aceleye geldi. Hayallerin böyle değildir elbet. Ama... İçinde ukde kalsın istemiyorum. Şimdilik nikah kıydık. Artık okula beraber gidip geleceğiz. Onun dışında da hep senin yanında olmaya çalışacağım. Böylece bu seneyi bitirip düğün yapabileceğiz inşaAllah." Gözlerini kaçırıp manzaraya baktı. Derin bir nefes alıp tekrar bana döndü. "Ben düğüne kadar çalışıp para biriktireceğim. O yüzden endişe etmeni istemiyorum. Sen bana güven, bize güven. Yani içinde şüphe varsa rahatlaman için diyorum." Tekrar duraksadı. Sanki dilinin ucunda bir şey var da diyemiyor gibiydi. Ben ise onun sözlerini bitirmesini bekliyordum. Ona söyle hadi dermişcesine baktığımda konuştu. "Evlendiğimiz için pişman mısın?" Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm.
"Elbette pişman değilim Fatih." Gülümsedim. "Ben seni çok seviyorum. Tamam, belki istediğimiz gibi gitmedi bir şeyler ama sonuçta beraberiz. Mutluyuz. Hem böylesi daha iyi oldu belki de. Dediğin gibi her zaman yanımda olacaksın. Ben seninle istediğim gibi vakit geçirebileceğim." Omuz silktim.
"Düğün için bekleriz bir sene ne olmuş yani. Millet kaç sene bekliyor. Değil mi?" Başını salladı.
"Ayrıca bende senin gibi çalışmak istiyorum. Beraber bir yuva kuracaksak bunda benim de katkım olmalı." Fatih anında konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...