Medyada Fatih
"Yokluğun cehennemin öbür adıdır.
Üşüyorum, kapama gözlerini"(Ahmet Arif)
Yalçın buradaydı. Uzun zaman sonra gelmişti. Onun ne işi vardı burada? Neden dönmüştü? Ben hâla düşünürken konuşmaya başladı .
"Kübra seni çok özledim. Bak geri geldim. Üniversiteyi de bitirdim. Artık hep beraberiz" Elini uzattı . Hemen geri çekildim.
"Kendine gel, çek elini! Yalçın ben bunu sana geçen sene de söyledim. Seninle aramızda birşey olamaz. Ben seni sevmiyorum." Ona bakmamaya çalışıyordum o ise daha da yaklaştı.
"Kübra hâla mı? Ya ben senin için gittim, kendimi geliştirdim. Şimdi neden böyle davranıyorsun?" Hızla yaklaşıp kolumu tuttu. Dediği şeye de bak! Sanki ben kendini geliştirse onunla evlenecektim. Ne sanıyordu bu? Koskoca bir senede kafasında ki saçma sapan düşüncelerden kurtulamamıştı belli ki!
"Bırak beni Yalçın!" Kolumu çekmeye çalıştım. Gözlerimi yere çevirmiştim. Kendimi çok kötü hissediyordum. Etrafa göz attım. Kimse yoktu. Bu beni daha da çok korkutmuştu.
Kolumu sıkmaya başladı.
"Ben ne hayallerle geldim Kübra? Ben seni çok sevdim, vazgeçemedim, vazgeçemiyorum."
"Yalçın kolumu acıtıyorsun. Bırak!"
Gözlerim dolmuştu. Kolumu öyle sıkmıştı ki çekemiyordum. Ben kurtulmak için çabalarken bize yaklaşan ayak seslerini bile farkedemiyordum. Dokunsalar ağlayacak bir haldeydim. O sırada bir el Yalçın'ı hızla çekti. Kolum Yalçın'ın uzun parmaklarından kurtulurken derin bir nefes aldım ve beni kurtaran kişiye baktım.
Fatihti! Onun burada ne işi vardı?
"Ne yaptığını zannediyorsun sen! Bir kadına böyle davranmak yakışıyor mu? Terbiyesiz!"
Yalçın kaşlarını çatıp Fatih'i süzdü.
"Sanane be, sen kimsin? Bu Kübrayla benim aramda yürü git."
Fatihi ilttiğinde Fatih biraz geri sendelendi. Yalçın tekrar bana yaklaşırken aramıza girdi. Kafasını hafifçe bana döndü.
"Sen git." Fatihe baktığımda şaşırmıştım. Bir yandan da şükrediyordum. Onu bana Allah göndermişti. Yalçın onu duymuş olmalı ki Fatihin yakasına yapıştı.
"Sen kimsin ya! Sanane Kübradan!"
Yalçın'ın bağırmasıyla etrafa baktım. Bizim evimiz sokağın sonundaydı. Yani bizimkilerin bizi duyması oldukça güçtü ama komşular duyabilirdi. Bunu isteyip istemediğimden de emin değildim. Zira yaklaşık bir buçuk sene önce iğrenç bir konuma düşmüştüm Yalçın yüzünden. Sokağın ortasında biz evleneceğiz, ben seni seviyorum diye bağırmıştı. Benim inkar etmem, ağlamam, kaçmam nafileydi. O gün, bu sokakta, insanların bizim hakkımızdaki fısıldaşmaları, balkondaki komşuların bakışları... Hepsi kötü birer anıydı benim için. Ben bu anıları çoktan maziye gömmüştüm. Yalçın gidince toparlanmam kolay olmuştu. Ama şimdi aynı şeyleri yaşarsam çok daha fazla sarsılırdım. Yalçın hastaydı. Ciddi ciddi takıntıları vardı. Bazılarına ne yazık ki tanık olmuştum.
Şaşkınca ne yapacağımı düşünürken Fatih onun ellerini itmeye başladı. Korkudan tir tir titriyordum.
"Kim olduğum önemli değil. Sen bir kadını böyle rahatsız edemezsin! Hiç mi utanman yok! Yürü git buradan!"
"Sana mı soracağım!"
Yalçın bir anda küfür etmeye başladığında kulaklarımı tıkamak istiyordum. Küfürden nefret ederim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Arkadaşım
Teen FictionKübra, babasının gidişinin ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Ona göre kimseye bir daha güvenmeyecek hale gelmiştir. Fatih, insanlardan uzak, kendi dünyasında yaşayıp giden çalışkan, ahlaklı, ciddi bir insandır. Sonra onu görür. Kübra'y...