Gece arabasında hızlı bir şekilde seviştikten sonra sahile çekmişti ve bende ona sabaha kadar Blue Velvet söyledim. Bobby Vinton'ı seviyordum. Koray Keskinkılıç'ın sert vücudunu, ellerinin belimde dolanırken beni titretmesini, dilini dilime değdirmesini ve sevişirken çıkardığı kısık sesleri dinlemeyi de seviyordum.
Sabah da sahilde uyanmıştık.
Çekimine çabuk kapılmıştım, ilk kez aşık oluyordum, ve daha önce hiç aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmemişti. Yani sonuçta hayat tarzım belliydi, kaç yaşında öleceğim de tahmin edilebilirdi. Daha önce hiçbir erkeğe bu kadar bağlanmamıştım. Genelde erkekleri kullanan taraftım.
Şimdi ise her şey değişti. O, değiştirdi.
Evime kadar yürüdük. "İçeri gelebilirsin." Dedim. "Çok uykusuzum bebeğim." Dedi ve ellerini sırtıma dayadı. "Sende biraz dinlen. Yüzün şişmiş." Sırıttım. "Pekala." Dudaklarımı yaladım "Sonra görüşürüz o zaman." Gülümseyip yanağımdan bir makas aldı ve gitti.
Arkasından bir süre yürüyüşüne baktım. Kışımı bahara çevirmişti. Siyahımı maviye döndürmüştü. Çok mutluydum ve bunun bozulmaması için dua ederdim.
Gözden kaybolana kadar onu izledim. Köşeyi dönmeden arkasına baktı. Gülümseyip el salladığımda bana karşılık verdi.
Ceren yine salonda sigara içiyordu. "Günaydın." Dedim. "İyi geceler." Dedi imalı bir şekilde. "Ceren!" diye kızdım. "Bunu yapmayı kes artık." Ellerini havaya kaldırarak "Neyi?" dedi "Neyi yapmayı keseyim?" sesini yükseltmişti. Atalay uyanacaktı.
"Mutluluğumu bozmayı."
"Bozuyor muyum?" diye sordu gülerek. Bulunduğum yerden gözaltları çok net bir şekilde görülebiliyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp ne diyeceğimi düşünerek yanına ilerledim. "Şu anda çok mutluyum, sonrasını düşünme. Hiçbir şeyi düşünme. Sadece beni düşün ve benim adıma mutlu ol." Ellerini tuttum. Neden bu kadar endişelendiğini, takıldığını veya üzüldüğünü anlayamıyordum. Bana zarar verecek olduğu falan yoktu, adam beni havalara uçuruyordu, üstelik çok da güzel sevişiyordu.
Yanağımı okşadı. "Dün iyi eğlendiniz mi?" diye sordu. Gözlerimi kaçırdım. "Evet."
"Herkes orada mıydı?" derin bir nefes aldım. "Evet."
"Seviştiniz mi?" diye sorduğunda çektiğim nefes içimde kaldı ve cevap veremedim, normalde böyle şeylerden hiç utanmazdım. Yutkundum, zaten evet dememe ne gerek kalmıştı ki? "Seni becermesine izin verdin mi?" sesi bu kez daha kızgındı.
"Ceren..." diye mırıldandım. "Sadece duymak istiyorum." Dedi masumca. Artık hiç mutlu değildim.
"Evet." Dedim. Güldü. "Sana çok iyi davrandı değil mi? Başını döndürdü." Başımı başka bir yöne çevirdim. "Bunu nasıl yaptığını çok iyi biliyorum." Dedi ve kahkaha atmaya başladı. "Sonuçta iki yıl boyunca onunla bunu yaptım."
Kalbim atmayı kesti.
Sözlerinin etkisi Ağustos sıcağında kanımı dondurdu.
Şu anda kesinlikle yalan söylemediğini biliyordum, sadece nasıl anlamadığıma şaşırmıştım. "Ama üzülme, sevdiğini söylüyorsa gerçektir. O çok sever kızlarını. Hepsini aynı anda sever ama olsun." Titremeye başladım, gözyaşlarımı bastırabilirdim.
"Ona aşık falan değilsin." Diyebildim. "Elbette değilim!" diye bağırdı "Ben senin gibi salak mıyım?"
"O zaman neden bunları söylüyorsun Ceren! Yıllar sonra bulduğum mutluluğu kursağımda bırakmak için mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsterlerin Pençesinde
ActionBaşına gelen talihsiz olaydan sonra seks kulüplerini, alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış olan Avşar Hancızade'nin hayatı, gecenin bir vakti kolunda kurşunla eczaneye gelen gangsterle beraber yeniden değişecektir. Dağılmış ailesi, arkadaşları ve bozulmu...