26. Bölüm - Şantaj

8.7K 518 327
                                    




Siz bana kolaj falan yapmayın ben kendi kendime yaparım :D Üstelik şarkının bu versiyonu on bin kat daha güzel.

"Eve mi gideceğiz?" diye sordum telaşla. Bunlar Koray için her şeyi yapardı ama şu anda beynimdeki şimşekler çaktığından anlamıştım. Ellerindeki tek koz bendim.

"Evet."

"E neden gözümü kapatıyorsun o zaman?" diye sordum.

"Ne bileyim lan hep öyle yapıyoruz alışkanlık olmuş." Buna gülemedim, normalde çok gülerim böyle şeylere ama şimdi gülemedim. Yoğun bir strese girdiğim için regl ağrılarım başlamıştı. Korkuyordum, midem bulanıyordu, kısaca bombok bir durumdaydım.

"Kusabilir miyim?"

"Eve geldiğimizde kusarsın." Dedi Aslan. "Peki." Dememle üzerime portakal suyu boşaltmam bir oldu. "Lan arabama kusma!" diye bağırdı Uygar. "Oha portakal suyu mu içtin?" diye sordu Yiğit. Üstüm başım, üstelik saçım ve yüzüm kusmuk olmuştu. Portakal tanecikleri boynumdan aşağı kayıyordu. "Hiç iyi olmadı bu." Dedi Aslan.

"Bence d..." sabah yediğim reçelli ekmek de arkadaşının yanına gidiyordu. Uygar ağlamak üzere olduğunu belli eden bir ses çıkardı. "Karnım acıktı ya kusup durma. Vişne reçeli mi var sizde?" diye sordu Yiğit. Araba hızlandı, bir kere daha kustum. Ezilmiş bir vişne parçası düştü. Kucağım berbat haldeydi. Yiğit cevabını almıştı. "Sağlıklı bir kahvaltı yapmışsın."

Ellerimi ağzıma götürüp Aslan'a baktım ve başımı kesinlikle der gibi salladım.

"Şu anda arabam iğrenç kokuyor tamam mı?" dedi Uygar. "Avşar yemin ederim acımam sana, temizleyeceksin."

"Hı hı..." bacaklarımı birbirine biraz daha bas tırdım. Kucağımda kusmuktan bir gölet oluşmuştu. Memem portakal doluydu. Sular arabaya akıyordu. Yiğit dayanmayıp güçlü bir kahkaha patlattı. "Ani fren yapma bence." Dedi Aslan önümdeki birikintiye bakarak. "Şu anda buharlaşmak istiyorum!" diye sitem etti Uygar.

"Mızmızlanma. Kız bugün baya korktu." Teşekkürler Aslan. Ama ben sana yapacağımı biliyorum. Önce bizim kıçımız bir kurtulsun da.

"Böyle şeyler hep senin fikrin oluyor ama!" diye itiraz etti Yiğit. Elimi ağzımdan çekemiyordum ama gözyaşları yanaklarımdan sicim gibi akıyordu. Midem bulanmıştı. Böğürmek istiyordum. Böğürdüm de. Ama ağzım kapalı olduğu için rahatlatmamıştı bu beni.

Her kustuktan sonra bir posta ağlar, iki posta uyurum.

Arabayı yavaşça durdurdu. "Avşar sakın inme." Dedi Uygar ve bize baktı. "İnmeyin. Biraz benzin alıp geliyorum. Üçünüzü de yaksam iyi olacak." O arabadan uzaklaşınca arkadaşları dediğinde ciddi olduğuna kanaat getirmiş olacak ki harekete geçti.

"Çıkar üstündekileri at."

"Yuh."

"Ya ne yapayım?"

"Kız kustu abi."

"E görüyoruz herhalde."

Dayanamayıp Yiğit'in kalktığı yere doğru eğildim ve biraz daha kustum. Şu anda, tam burada, ölümle baş başa kalmak istiyordum. "Bunu yapmayacaktın kızım..."

"O kustu mu?" uzaktan bir yerden Uygar'ın sesi duyuldu. "Ses provası yapıyor." Gırtlağımdan garip sesler çıkmaya başladı. Bu ses kulağa aynı anda oral yapmak ve binaya ek kat çıkmak gibi geliyordu.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin