37. Bölüm - Mahkeme

7.1K 432 119
                                    


Sırf iki satır için avukat olabilecek kadar şey okudum :D Haklarımı öğrendiğim iyi oldu. Yine de uzatmak istemediğim için -çünkü bu bir mahkeme hikayesi falan değil- kısa geçtim ve muhakkak hatalar olacaktır. Bildiğim kadarını yazdım. Ama yine de çerez bir bölüm oldu, hemen yorumlar yapın güzel bölümlere:) çabuk yetişelim.

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama avukatım benimle dalga geçeceğe benziyordu. Uykusuzdum. Yorgundum. Sevgilimi, ailemi hatta o lanet yaşantımı özlemiştim. Kollarım sarılıydı. Birkaç ezilme olmuştu. Babam her şeyin bir an önce bitmesi için çırpınıyordu. İkinci gün ayarlamıştık.

Koray bir hareketiyle kumaş eteğimin boyunu uzattı ve yakalarının boynumu kesecek kadar iliklendiğinden emin oldu. "Nasıl durayım?" diye sordum Çinli askerler gibi boynumda iğne varmışçasına yukarı doğru bakarken. "Öncelikle bu sopa yutmuş duruşunu düzelt ve bizimle kontak kur." Kel, top sakallı, iki buçuk metre ve muhtemelen yüz kiloluk kas yığınından ve bira göbeğinden ibaret olan avukatım sırtıma vurdu.

"Önce güçlü görün. Sonra dayanamıyormuş gibi ağla."

"Anıl!" diye tısladı Koray.

"Hepiniz çenenizi kapatıyorsunuz. Bu benimle kızım arasında." Babam tüm odadakilere tehditler savurdu. "Hadi siktirip gidelim şimdi." Bekleme salonuna daldık. Yemin ediyorum burada bile çete gibiydik. "Ben önce giriyorum." Avukatım bana baktı. "Burada sigara içemezsin." Yüzümü buruşturdum. "Cezasını babam öder."

"Ödemem." Dedi babam gayet rahat bir tavırla.

"Koray, sen kapıda bekle ve öğretmen gelirse bana seslen." Tuvalete doğru ilerledim. "Saçmalama..." Koray kolumdan tuttuğu gibi beni çekti. On beş dakikalık sonu gelmez bekleyişin ardından adamın teki çıkıp gözlerimin içine bakarak "Avşar Hancızadeoğlu!" diye bağırdı. Bizimkiler önceden girdiği için ben burada beklemiştim. Derin bir nefes alıp içeri girdim.

O kadar da büyük, ihtişamlı değilmiş. Küçük ve kahverengiymiş. İçeri girerken herkes bana bakıyordu. Yutkundum. Yerim, hakimin yanıydı. En azından şimdilik. Dün bana bakan sert doktor kadın da tam karşımdaydı. Babam, Koray, Ceren, ablam, herkes buradaydı. Yiğit tam karşımda sakız çiğniyordu!

Tabii ki karşı tarafta boş durmamıştı. Üç kişiyi öldürmüştüm!

"Avşar Hancızadeoğlu?"

Sağda babam, avukatım ve yardımcısı vardı. Solda ise onlardan dört kişi.

"Evet?" dedim mikrofona doğru, utangaç bir tavırla. Babam güven verici bir şekilde gülümsüyordu.

"Ali Özberk, Cengiz Kaya ve Samet Diker tarafından, 23.10.2016 tarihinde kaçırıldığınızı onaylıyor musunuz?" bu nasıl bir soruydu böyle amına koyayım?

"Evet?" dedim şaşkınca.

"Bize olayı anlatır mısınız?" yutkundum ve son bir kez daha içeridekilere göz attım çünkü birazdan gözümü kapatacak ve ana avrat başlayacaktım.

Hala korkuyormuş gibi göründüm. "Erkek arkadaşımın gece kulübünün açılışı vardı. Hepimiz oradaydık. Sevgilim bana evlenme teklifi etti ve..." duygulandım. "Oradan kaçarak baş başa olmaya karar verdik. Kutlamanın olduğu yere ters bir mekana gidip içmeye ve şarkı söylemeye başladık. Çok eğleniyorduk ama ikimizde çok yorulduğumuz için artık gitmemiz gerektiğini düşündük ve Koray hem hesabı ödemek hem de bir taksi çağırmak için içeri gitti." Yutkunarak Ali'nin babasına baktım. Ne çirkin herifti. Kaşlarım çatıldı. Şeytan gibi bakıyordu hepsi bana.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin