Yorumların hepsine cevap veremiyorum ama hepsini ikişer defa okuduğumu bilmenizi isterim. Orjinal ve uzun yorumlar dikkatimi çekiyor, pasaj yorumlarına da hastayım. Seviliyorsunuz, iyi okumalar.
Gözyaşlarım o kadar güçlü ve hızlı akıyordu ki eli ıslanmıştı. "Boğulu..." cümlemi bitiremeden beni bırakınca yere düştüm ve yine boğulur gibi sesler çıkarmaya başladım. Gırtlağım mı sıkıştı, soluk borum mu parçalandı bilmiyordum ama hayatımın kaydığı kesindi. Lan gözlerim kararmıştı amına koyayım!
Hayatımda ikinci defa, ölmekten bu kadar çok korkup da, ölmeyi istiyordum. Kimin başına gelirdi ki böyle bir şey?
Dizlerimin üzerinde titrerken yere düştüm. Koray yanıma eğildi. "Avşar... Özür dilerim. Yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordu elini sırtıma koyup. Bu adam başıma gelen en büyük eşek şakasıydı. Bir saniye önce öldürmeye çalışırken bir saniye sonra yardım etmeye çalışıyordu. "Siktirip gitmek mesela?" dedikten sonra öksürük krizine girdim.
Bu kaçıncı defa olmuştu beni öldürmeye çalışması?
Bu kaç kere daha sürecekti? Her sinirlendiğinde beni yaralayıp sonra özür mü dileyecekti? Aradan zaman geçtikçe öfkelendiği şeylerin ve şiddetinin dozu da artıyordu.
"Bana kimin yaptığını söyle, siktirip gideceğim Avşar. Ve sen isteyene kadar da gelmeyeceğim yanına."
Öyle bir sinirlendim ki, her yerim kontrolden çıktı. Boğazlarım cırtlak bir şekilde bağırırken hayatımda attığım en sert tokadı yüzüne geçirdim. Avucumun içi acımıştı. Gözleri ilk başta irileşse de hemen normale döndü.
"Sinirlendiğinde babana benziyorsun." Bir daha çığlık attım. "Beni öldürmeye çalıştın! Hem de beni öldürmeye çalışmış birinin adını öğrenmek için!" kime bunları yapsa, muhtemelen babam gibi davranırdı.
"O zaman söyle ulan!" beni tekmelememek için kendi içinde yaşadığı savaşı takdir ediyordum doğrusu. "Bana bir su getir." Dedim, boğazlarım çok yıpranmıştı ama esas amacım onu yolladıktan sonra koşarak kaçmaktı.
Sevgilimden kaçıyorum amına koyayım. Nasıl bu hale gelmiştik? Ceren'in sözlerini hatırladığımda ona bir bakış attım. Oysa öfkesi geçtikten sonra çok masum görünüyordu, oysa beni çok güzel seviyordu. Neden bunları yaşamak zorunda kalıyorduk?
"Tamam sevgilim. İstediğin su olsun. Hemen getiriyorum." Çakal seni. Lan ne kurnaz, ne uyanık, ne fena bir adam bu böyle ya? Bir de bana laf cambazlığı yapma diyordu. "Yürü lan çakal." Diye bağırdım.
Arkasını dönünce yavaşça ayağa kalktım ve mutfağa girince de direkt kapıya saldırdım. "Avşar?" diye seslendi ama kapıyı bile kapatmadan koşmaya başladım. Merdivenlerden kayarak inerken heyecandan elim ayağım titriyordu.
Apartman kapısına ulaştığımda onunda aşağı indiğini duyabiliyordum. Hemen bir taksiye atlayacak ve evime gidecektim. Böylelikle hem parasını verirdim hem de onu kendimden uzaklaştırmış olurdum.
Üzerimde iç çamaşırlarımdan başka hiçbir şey yoktu, her yerim darmadağındı; adeta bir korku filminden çıkmış gibiydim. Karanlık sokakta birkaç insan bulabilme umuduyla koştururken ayağım asfaltta eziliyor ve yanıyordu. Buz gibi evden çıkıp Kıbrıs sıcağına dalarcasına koşmak mantıklı değildi, ama Koray Keskinkılıç'ın öfkesiyle baş başa kalmaktan iyiydi.
"Avşar!" diye bağırdı. Muhtemelen o da sadece boxerıyla çıkmıştı. "Dursana!" koştururken ayağına bir şey çarpmış olmalı ki bağırdı. "Siktiğimin taşları!" diye kükrerken kıçıma bir şey fırlattı. Ufak bir çığlık attıktan sonra yoluma devam ettim. Ana caddeye çok az kalmıştı ama nedense onu kendime çok yakın hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsterlerin Pençesinde
AçãoBaşına gelen talihsiz olaydan sonra seks kulüplerini, alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış olan Avşar Hancızade'nin hayatı, gecenin bir vakti kolunda kurşunla eczaneye gelen gangsterle beraber yeniden değişecektir. Dağılmış ailesi, arkadaşları ve bozulmu...