Bu arada The Weeknd bu hayatta kendimden sonra en çok sevdiğim şeydir. Klibi de fena sözleri de. Sanki bana ilham vermek için yapılmış gibi adamın her şeyi.
Derin bir nefes alıp elini tuttuğumda bana karşılık verdi. Yanımda olduğunu o kadar hissettiriyordu ki... Onsuz buraya adımımı bile atamazdım.
Caddedeki üçüncü kulübe girdik. Sıra yoktu çünkü içeride özel bir parti vardı. Koray ve ben gelince adam elindeki kağıda bakmadı bile. "Hoş geldiniz Koray Bey." Koray elini adamın omuzuna koydu. "İyi akşamlar beyler." Samimi bir karşılaşma sayılabilirdi.
İçeri girdiğimde nefesimi tutmak zorunda kaldım. Bir gece kulübü havasını solumayalı uzun zaman olmuştu ama esas sürpriz başkaydı. Bugün Koray'ın doğum günüydü! Biz içeri girdiğimizde konfetiler patladı. Koray yüzünü ekşitse de gülmüştü. "Piç kuruları."
Elimize biralar tutuşturuldu. "Şehrin en büyük Haydutuna, Koray Keskinkılıç'a!" herkes birbiriyle şişesini birbirine tokuşturunca ikimizde şok olmuştuk, adamın doğum gününden haberi bile yoktu, e haliyle benimde.
Bana bakıp gülümseyince dudaklarına yapıştım. Fırsat bu fırsattı.
Artık her şey öğrenilecekti, sırrımız pek de uzun sürmemişti. "İyi ki doğdun bebeğim." Dedim sanki en başından beri haberim varmış gibi. Elini belime attığında daha ileriye doğru yürümeye başladık, en sevdiği olduğunu tahmin ettiğim bir şarkı açıldı, masaya oturduğumuzda tüm çete buradaydı.
"Tebrikler."
"İyi ki doğdun yarak kafalı herif."
Kahkaha attım. "Teşekkürler orospu çocukları ne gerek vardı." Aslında duygulanmıştı, anlayabiliyordum, bende duygulanmıştım. "Her şey çok güzel görünüyor." Dedim hayretle mekanı incelerken. Yiğit başını salladı. "Çünkü ben organize ettim. Ben her şeyin çok güzel görünmesini sağlarım."
Kendiyle gurur duyuyordu. Onlar bir süre konuştuktan sonra masaya bir sürü kişi gelmeye ve onu kutlamaya başladı. Hem doğum günü için, hem de bizim için. Bana adımla hitap ederek elimi sıkıyorlardı. Biramdan bir yudum aldım. Uzun zaman olmuştu.
Daha sonra öyle bir adam geldi ki dilim damağım kurudu. Burası için biraz yaşlıydı, elli bile olabilirdi, ama öyle gözleri vardı ki... Çelik mavisi. Saçları kırlaşmış ve eski jönler gibi geriye doğru yatırılmıştı, beyaz bir takım elbise giymişti. Ağzında purosu vardı ve adamı hayvan gibi inceliyordum.
"Tanıdığım en sağlam gangster." Diye giriş yaptı. Koray onu görünce ayağa kalktı ve sarıldılar. "Sizi burada görmek büyük bir şeref."
"Kutlama varmış diye duydum."
Gülüştüler, nedense Koray'ın gerildiğini hissediyordum. Adam sonra bana döndü ve çok şaşırmış gibi yaptı. "Vay canına." Dedi, "Gördüğüm en güzel kız olabilirsin." Kızardım. Yaşlı adamların neden beni heyecanlandırdığını bilmiyordum, lanet olsun.
"Teşekkür ederim."
"Adnan Saygın." Benimle tokalaşırken bu adı bir yerlerden hatırlıyordum. "Avşar Hancızade." Elimi tutup öptü, dudakları tenime öylesine değip geçmişti sanki.
"Babanı tanırım." Dedi. Aslında, babamı bu şehirdeki herkes tanırdı. "Onunla yakın mıydınız?" diye sordum. "Bir zamanlar, oldukça." Dedi ve gülümsedi. "Üzgünüm, ayrılmak zorundayım." Arkasına döndü. İki tane seksi kadın ona bakıyordu. "Size iyi eğlenceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsterlerin Pençesinde
AksiBaşına gelen talihsiz olaydan sonra seks kulüplerini, alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış olan Avşar Hancızade'nin hayatı, gecenin bir vakti kolunda kurşunla eczaneye gelen gangsterle beraber yeniden değişecektir. Dağılmış ailesi, arkadaşları ve bozulmu...