57. Bölüm - Melankoli

5.8K 353 182
                                    


Hatam varsa affola, bol yorumlar için teşekkür ederim ve iyi okumalar dilerim ♥

"Bunu derhal çözmemiz gerekiyor." Dedim. Sıkıntılı bir şekilde yüzünü ovuşturdu. "Annemin çevresine ulaştığını tahmin ediyordum. Anıl ve bende ortadan kaybolduk. Hadi ben korkuyordum, peki ya Anıl? Evdeki hesap çarşıya uymadığı için şu anda çok saçma bir pozisyonun içine düştük. Hepimiz amına koyayım ve üstelik tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de sen bana cephe aldın!"

"Haksız mıyım orospu çocuğu?" yakasına yapıştım. "Bizi içine düşürdüğün bu durumdan kurtar şimdi."

"Ulan ölmem gerekiyor amına koyayım."

"Ben öldürürüm seni." Dedim.

Ölmenin ve öldürmenin ne tür kavramlar olduğu üzerine gecelerce düşündüm, tez yazabilirdim. Duygusal olarak, felsefe olarak, his, akıl mantık ve suç olarak. Onu bana hatırlatan her şey olarak. Yazardım. Ölümü yazardım. Cinayeti işlerdim. Hisler kavramların altına sığındığında basitleşirdi. Ölüm bir cinayetti. Ve cinayetler basitti. Ben aşkımı vururdum.

"Suçu bir şekilde anneme atmam lazım." Dedi. "Nasıl yapacaksın?" diye sordum. "Bilmiyorum. Henüz kafamda netleşmedi, birkaç şey yapacağım ama emin değilim işe yarayacağından. Annemden kurtulmanın tek yolu hapse girmesi. Ölmesi bir işe yaramaz artık."

"Niye amına koyayım? Adresini bul bizzat ellerimde geberteyim. Artık tek başına." Bu içimde bir gülümsemeye sebep oldu aslında. Artık yalnızdı. Zenginliği yarıya inmiş, çevresindeki en önemli insanlar kül olmuştu.

"Tütün çiğneyen birine tokat atamazsın." Dedi başını iki yana sallayarak. Çünkü vurursan hepsi yüzüne sıçrar demek istiyordu. Evet, anladım. Tütünden asla şikayetçi olmazdım.

"Koray bu oldukça ciddi bir mesele. Ama bu işte birlikte olmamız sana başka bir izlenim vermesin. Seninle asla birlikte olmayacağım." uyarımı baştan yaptım, sonra beni baştan çıkarma.

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Seni ne kadar özlediğim, ne kadar istediğim hakkında bir fikrin yok."

"Senin arzulayabileceğin hiçbir şey benim nefretim kadar güçlü olamaz." Dedim.

"Benden nefret edemezsin." Dedi. "Sen kinci biri değilsin, iki gün sonra unutursun."

"Sana olan nefretimi taze tutabiliyorum ama." Piçe bak, kinci olmamamdan yararlanacak resmen.

"İzin ver çözelim şunu. Sana kendi affettirebilirim. Yeter ki bunu istediğini göreyim." Birkaç adım geri çekilerek ondan uzaklaştım. "İstemiyorum işte sorunda bu ya. Seni affetmek istemiyorum amına koyayım. Çünkü sen başıma çok kötü şeyler getirdin." Çocuk gibi mızmızlanıyor görünmek istemiyordum ama bunlar saf gerçeklerdi. Büyük bir bilinmezliğin içinde acı çekmenin ne demek olduğunu bilmiyordu. Öğrenecekti.

"Bu konuda eşit olduğumuzu unutma." Diye hatırlatma yaptı. "Annem seninle ilk konuştuğunda bana güvenmemiştin. Yanıma gelmemiştin ve ikimizde çok acı çekmiştik. Bana güvenmediğin kısmı sakın aklından çıkarma." Ayağa kalkıp yanıma geldi. Nereye kaçacağımı bilemedim. Koray Keskinkılıç'ın ayağa kalkıp karşısındaki kişiye yaklaşma kısmı çok da sağlıklı değildi.

Etrafıma bakındım. "Güvensizlik değildi o. Korkuydu. Amına koyayım annenden bahsediyoruz. Ne kadar ödümü kopardığını bilemezsin." İyice yaklaştı. Başını iki yana salladı. "Sana sahip çıkacağımı tahmin etmemiştin. Ve bunu öğrenmek bana koymuştu." dedi tek nefeste.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin