58. Bölüm - Masumiyetin En Derin Hıçkırığı

6.6K 376 280
                                    


Şiir gibi bölüm yazmışım sdfghjkl beğendiğiniz satırlara yorum yapmanızı seviyorum. Ve hepinize iyi okumalar diliyorum, umarım işleriniz yolunda gidiyordur ve hepiniz mutlusunuzdur ♥

Akşama doğru Aslan eve geldi. Oldukça bitap bir şekilde, elindeki poşeti mutfağa götürürken hemen kalkıp yanına gittim. Ekmek ve süt almıştı. "Üzgün görünüyorsun." Dedim elini omzuna koyarak. "Ne oldu, ne konuştunuz? Uzun sürdü." Gerçekten yüzü asıktı. Tamam, son zamanlarda pek mutlu değildik ama ben anlardım. Gözünde hep haylaz bir ışık vardır onun. Bu hayatta pek az şeyi takardı.

Ama şimdi gözlerinin feri kaçmıştı.

Derin bir nefes alıp mutfaktaki mermer tezgaha yaslandı. Sırtını okşadım. "Bebeğim, kötü görünüyorsun." Diye tekrar sesimi duyurdum ama beni duyamadığı çok belliydi. "Sen daha üzgün görünüyorsun." dedi. Biraz geride kalmıştı ama yine de bu da bir şeydi şu an. İletişim kurmamız lazımdı.

Yutkundum. "Koray geldi bu sabah. Biraz tartıştık ama yolladım onu. Artık gelmemesini söyledim." Bana dönüp elli yaşında bir adamın atacağı türden bir bakış attı ve "Çete dağıldı." Dedi tek nefeste.

Çete dağıldı. Çete, dağıl-mak... Kelimeler zihnimde dönüp dururken nihayet idrak edebildiğimde, elimde istemsizce aralanan dudaklarımı kapattım.

Bizim çete. Hani Koray'ın başı olduğu, Aslan'ın sağ kolu, Yiğit'in, Çağdaş'ın, Uygar'ın, Element'in olduğu çete. Hani soygun yaptıkları, tüm şehirde ünlendikleri, mafyalara yardım ettikleri, uyuşturucu ve silah sattıkları, tamam, çok kötü işler yaptıkları o çete mi? Benim içinde olmak için her şeyimi vereceğim ve ara ara da içlerine girdiğim çete. O hayran olduğum, sert adamlar?

Peki şimdi ne olacak?

"Aslan ben..." diye mırıldandım ama şoktaydım. Şoktayım lan bildiğin. Üzüldüm, ağlayacağım neredeyse. Kaç yıldır birlikte iş yapan, birbirlerine kardeşim diye hitap eden adamlar bunlar. Tamam, yasa dışı işler yapıyorlar ama inandıkları bir takım değerler var. Bunların olduğu yerde tek bir tecavüzü, tek bir sapık, hasta ruhlu bir insan bulunamaz mesela. Bu adamlar bulundukları ortamın en kötüsüdürler ve başkasına izin vermezler. Birçok şeyi dengede tutarlar. Lan biliyorum, herkesin dilinde olan şeyler bunlar. Zaten topluma rahatsızlık verseler, bir dakika bile barınamazlar.

Ve belki de benim yüzümden.

Ben dağıttım.

Binlerce aileyi ben yıktım.

Cengiz'leri, Ali'leri, Adnan'ı, Keskinkılıç'ları...

Hepsini ben mahvettim.

Tek başıma, kadın başıma, sadece birkaç ayda, şehirdeki en önemli aileleri çökerttim. Devletin yüzyıllardır yapamadığını birkaç ayda yaptım. Babam gitti, Mine kaçtı, Çete dağıldı, Ali, Cengiz, Oktay ve birçoğu öldü, Babaları hapiste, Adnan'ın kazancı çeyreğe düştü...

Ulan ben ne yaptım amına koyayım?

Ben bir sürü insanı mahvettim. Pekala, onlar insan hakları savunucu tipler değillerdi. Hepsi de leş gibi insanlardı ve ne yazık ki babam da buna dahil. Mafyaları ve gangsterleri seviyor olabilirim, hayranlığımdan ve aşkımdan kuduruyorum ama yanlış olduklarını biliyorum. Zaten hepsi yanlışa meyilli oluşumdan kaynaklanıyor ya zaten.

"İnanamıyorum gerçekten." Diye şokla mırıldandım. Bir şehir başıboş kalmıştı şimdi. Bir sürü küçük çete türeyebilirdi. Sokakta genç kızlara sarkıntılık eden, küçük çocukları rahatsız eden, toplum ahlakı olmayan bir sürü serseri olacaktı çünkü onların başını ezen büyük ağabeyler yoktu. Dağılmıştı, çökmüştü...

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin