34. Bölüm - Teklif

8.9K 442 214
                                    


Aşırı uzun YN: Normalde böyle olaylar birkaç bölümde olur. Her zaman ki gibi aceleci yazarınız bir bölüme sıkıştırıp önünüze sunuyor. Uzatmayı sevmiyorum, kusura bakmayın. Bir de okunma oranı 100K olana kadar bölüm yok demiştim ama öyle şeylere gerek yok 99.9K yaparak kendinizi kanıtladınız bu bana yeter. Bu hikaye yani indirime girmiş deterjan suyu değil dfghjk. Hepinizi çok öpüyorum, bol bol yorum bekliyorum. Beni uzun zamandır tanıyanlarınız bilir ben bir hikayeden hemencecik sıkılır yenisine geçmek isterim, şu an yine o moddaydım ama 46. Bölüme kadar yazdığım için öyle bir şey yapamıyorum :D 55 gibi final yaparım (bu tarihleri hep tutturmuşumdur) ondan sonra da başka okyanuslara açılacağız, bıktık yahu bu KorayAvşar'dan (bir daha yazdı). 

Patlamadan sonraki ilk iki gün çok yoğun geçti. İçerisi temizlenince bizde daldık ve her şeye el attık. Boyamada, hatta parkeleri yerleştirmede bile hepimizin emeği vardı. Bugün ise eşyalar belirlediğimiz yerlere konulacaktı. Bu işlerin bu kadar yorucu olduğunu tahmin bile etmiyordum doğrusu. Benim için hep yapan birileri olmuştu, eğlence konusunda hep hazıra konmuştum.

Bu akşam ise büyük gündü. İsim tabelası yerleştirilecek ve yeniden bir açılış, büyük bir parti olacaktı. Ben davetiyeleri hazırlıyordum. "Sence Adnan Saygın içinde bir tane yazmalı mıyım?" diye sordum. Koray güldü. "Yaz, piçlik olsun." Kendine biraz viski doldurduktan sonra bana da meyve kokteyli getirdi ve yanıma oturup boynuma bir öpücük kondurdu.

"Anneme de yazar mısın?" başımı salladım. Mine Keskinkılıç'ı bir an için olsun unutmamıştım. "Annen gerçekten seksiydi." Kafasını geri çekerek kaşlarını çattı. "Sen ne ara gördün onu?"

"Hani Cengiz Kayalarla buluştuğum gün vardı ya?" dedim. Hatırladığında başını salladı. "O boktan gün." Diye yüzünü buruşturdu ve hemen konuyu değiştirdi. Göndereceğimiz isimlerin hepsi ünlüydü. En sonda Anıl Hancızade'ye yazdık, o, onur konuğu olacaktı.

Koray DJ'lik yapan kankasını da ayarladı, içkiler tamamlandı, çalışanlar hazırdı. "Onu sağa doğru değil sola doğru koyacaksın." Diye bağırdı birden Koray dibimde. Gözlerini takip ederek baktığı yere döndüm. Deri koltukları yerleştiren çocuğa sesleniyordu. Çocuk korkunca gülümseyerek el salladı. Şapşal.

"Hadi yeter artık. Eve gidelim, sende hazırlan." İçimde tuttuğum nefesimi üfledim ve gülümsedim. "Hadi o zaman." Ele ele tutuşarak çıktık. "Biz gidiyoruz Aslan." Diye seslendi barda son rötuşları yapan Aslan'a. "Tamam. Bende işim bitsin bir duş alacağım. Dokuzda buluşuruz." İkimize de göz kırpınca dil çıkardım.

Koray beni eve bıraktı, onun kıyafetleri de hazırdı. Evde kimsenin olmayacağını bildiğim için böyle bir ayarlama yapmıştım. Son zamanlarda organizasyon yeteneğim oldukça gelişmişti.

Koray sadece bit kot ve gömlek giyecek, parfümünü de sıktıktan sonra hazır olacaktı, ama benim işim o kadar kolay değildi.

"Sen alttaki banyoya gir." Dedim. "Havlu ayarlasana bana."

"Benim saç havlumu sar beline." Dedim sırıtarak. "Sence o kapatır mı benim önümü?" diye sordu. Kahkaha attıktan sonra kalçamla kalçasına vurdum ve "Dolaptan istediğini alabilirsin. Diş fırçamı da kullan. Oh."

Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra o banyoya girdi ve bende merdivenleri ikişer ikişer tırmanarak yukarıda duşumu aldım ve saçlarımı havluya sarıp yatağıma oturdum. Koray hala aşağıda olsa gerekti. Telefonumdan Bebe Rexha açarak giyeceğim iç çamaşırını ayarladım ve onu altıma geçirdikten sonra bornozumu indirdim. İşin en heyecanlı yanı beyaz elbise giyecek olmamdı. Neyse ki tamponumu takmıştım.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin