33. Bölüm - İkaz

9.3K 530 462
                                    




YN: Arkadaşlar bu bölümü çoook geç paylaşacaktım, çünkü normalde 250 yorum gelen bölümlere (ki düşük bir sayı) en son bölümde 90 küsur yorum geldi. Sinirlendim ve üzüldüm ama size küs kalamıyorum sdfghjk bugün de doğum günüm, yeterince neşelendirildim ve gününde bölümü paylaşıyorum, hediye olarak da her okurumdan çokça yorum bekliyorum. Ve Suç Çetesi için bir kitap teklifi daha aldım, siz ne diyorsunuz bu işe?

Gece kulübüne geri döndük. Mallar arabadaydı ve ertesi sabah bölüşülecekti. En temiz ev Çağdaş'ın olduğu için yanına o alacakmış. Yeni bilgiler öğrenmekten memnun, sevgilime yaslanmış içkimi içiyordum. "Adnan siz olduğunu anlamış mıdır?" diye sordum.

"Geri zekalı değilse anlamıştır." Dedi Aslan gülerek. Şimdi sarhoş olma vaktiydi. "Ya karşı atağa geçerse?" diye sordum. "Kızım işimiz bu zaten." Dedi Uygar. "Geçerse geçsin. Sikimde mi?" kıkırdayıp Koray'a biraz daha yaslandım ve elimi karnında gezdirdim. "Benim uykum geldi."

"Ee, ayıların kış uykusu vakti." Dedi Aslan gülerek ve Yiğit tiz bir kahkaha patlattı. Koray da kısık bir sesle güldü. Aklıma laf gelmeyince sinirlendim. O son kitabı okuyacaktım. "Hıı, çok." Diyerek meseleyi efendice kapattım. Daha sonra benden dayak yiyecekti ama. "Hadi bakalım o zaman." Koray kibarca koluma vurup kalkmam gerektiğini belirtti. Tıpkı artık yanından siktir olup gitmemi isteyen babam gibiydi.

Hepsine iyi geceler diledikten sonra el ele tutuşup arabasına bindik. "Sana mı gidelim?" diye sordum. "Hı, hı." Deyip başını salladı durgunca. Yine suratı leş gibi olmuştu. Büzülmüş dudaklar, parlaklığı sönmüş gözler, aşağı sarkan yanaklar... Koray'ın üzgün olduğunu on yaş daha küçük göründüğü zaman anlıyordum.

"Güzel yavrum neyin var?" diye sordum şefkatli bir anne gibi. "Bugün yaptıklarına inanamıyorum." Dedi sanki bunu bekliyormuşçasına. "Ne yaptım?" diye sordum ona doğru dönerek. "Evde konuşuruz tamam mı?" dedi. "Tamam." Diyerek önüme döndüm. Şimdi benimde moralim bozulmuştu. Zaten çakırkeyiftim, burnumdan getireceğini anlamıştım.

Hiç sesimi çıkarmadan evine kadar geldik. Üstünü başını çıkartıp doğrudan duşa girince mal gibi kaldım ortada. Yerdeki kıyafetlerini toplayarak kirliye attım ve temiz pijamalarını çıkarıp yatağın üzerine koyduktan sonra camları açtım. Artık klimayı eksilere getirmemize gerek yoktu, dışarısı esiyordu.

Bende sürekli geldiğim için önceden kendime ayarlamış olduğum atleti ve boxerı çıkardıktan sonra giyindim, kendime bir bira aldım ve salona kuruldum. Merak içinde ne söyleyeceğini bekliyordum, kafamı dağıtmak için televizyonu açtım ve bir dizinin eski bölümlerini seyretmeye başladım fakat iki dakika sonra belinde havluyla gelip kapattı ve karşıma oturup biramı aldı.

Oturuşumu düzelttim. Biradan bir yudum aldı. "Bugün üç kişiyi öldürdün, Avşar." Dedi nihayet. Rahat bir nefes aldım. "Ay bu muydu? Ödüm patladı iki saattir." Gözleri fal taşı gibi açıldı. Vücudundan sular damlarken ona sinirlenmek çok zordu.

"Ne demek ay bu muydu?" bana kızgın olmasına rağmen sesimi taklit etmeyi ihmal etmiyordu. "Buydu tabii salak!"

"Ne kızıyorsun? Ben öldürmeseydim de onlar mı öldürseydi!"

"Önemli olan kimin ölüp ölmediği değil. Senin bunu yapman ve hiçbir şey olmamış gibi eğlenmene devam etmen. Kızım sen hayatında kaç defa birini vurdun?" diye sordu sinirlenerek. Yutkundum. Çok yakışıklı görünüyordu. Kızgınken ve bir baba gibi hesap sorarken beni ne kadar tahrik ettiğinden haberi var mıydı acaba?

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin