29. Bölüm - Buluşma

11K 521 388
                                    


Hadi en güzel paragrafı seçme şeysi yapalım. Herkes en güzel bulduğu paragraflara pasaj yorumu yapsın. Yorumları severim. Öptüm hepinizi.

Yutkundum. Gözlerim güçsüz düşmüş, yorulmuştu en sonunda. Yanağıma biriken gözyaşlarını bile hissedemez hale gelmiştim. Kalbime bir serseri bıçağı değmişti sanki. Öylesine acıyor ve kanıyordu ki elimde olan tüm çaresizlikle köşeye yığılıp kalmıştım. Bir mucize bekliyordum.

Ama mucize diye bir şey yoktu. Hata yapan babalar ve yapmayan babalar vardı. Benimkisi hata yapanlardandı.

Ve şimdi ise, içini yiyip bitiren, beni öldürüp gömen pişmanlıklarını anlatırken buz kesmiştim.

Bana tecavüz eden adamı babam tutmuştu.

Tecavüz etsin diye değil, sadece hırsızlık yapıp beni korkutsun diye. Oysa nereden bilebilirdi ikimizin de yolunu ayıracağını? Az önce düşündüklerimi hatırladım. Ben nedene değil sonuca bakarım. Ya şimdi?

Hıçkırıklara boğuldu.

"Senin bir suçun yok." Derken sesim öylesine idam edilmiş gibi duruyordu ki birinin suçlu olması gerekirdi.

Ve ben öylesine kelepçeliydim ki, bunu birinin çok sıkı takmış olması gerekirdi.

Şok olmuştum. Hayatımda duyduğum en berbat şeydi. Bir filmde izlesem, bir kitapta okusam inanmazdım belki de. Bunlar gerçek değil ki der kendimi kandırırdım. Ama iş kendi hayatım olunca sonuna kadar gerçek oluyordu.

Babamın eli başımda durdu. "Tüm suç benim." Dedi. "Adamı öldürdüm. Hapse girmek istedim çünkü suçluydum. Cezamı çekmek istedim, ilk defa suçumu kabul etmiştim."

Kalbim paramparça ve bundan sonra nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Sadece kafamda bas bas bağıran tüm bu çığlığı durdurmak istiyorum.

Gözlerim donuklaşmış, kalbim yanmış, öylece karşıyı seyrederken "Önemli değil baba." Dedim ama ses sanki başkasının sesiydi. "Beni korumak istediğini biliyorum." Bunu dedikten sonra ufak bir kriz, tam boğazımda baş gösterdi. Kalbimdeki kanlar ağzıma akıyordu.

Birbirimize sarıldık. "Özür dilerim." Diye fısıldadı ama bir önemi olmadığının o da farkındaydı. Babamı bu kadar pişman ve çaresiz görmek, tüm acılarımın, kabuslarımın ve çalınan yıllarımın sebebini bilmek insanı böyle yapıyordu demek.

Esaretin Bedeli adlı bir filmde, bir adamın karısı öldürülüyordu ve kocası hapse giriyordu. Oysa suçlu o değildi, sadece kanıt yetersizliğinden dolayı tutuklanmıştı. Her yol çaresizce tükendikten sonra adam hapishanede bir hayat kuruyordu kendine. Tüm mahkumlarla arkadaş oluyor, samimi dostluklar kazanıyor ve bir kütüphane açıyordu. Yıllar sonra adamın kurduğu hapishane hayatının içine yeni bir mahkum daha katılıyordu.

Adam, kadını öldüren kişinin bir arkadaşıydı. İnsanlara bu hikayeyi anlatarak eğleniyor, hatta alay ediyordu. Bir arkadaşı cinayeti işlemiş ve kaçmış, suç da adamın geri zekalı kocasına kalmıştı tabii. Hikayeyi tanıyan bir başka mahkum bunu müdüre anlatıyordu. Müdürse adamı gizlice öldürüp ortadan kaldırıyor ve böylece olay örtbas ediliyordu.

Fakat esas adam her şeyi duymuştu. Yıllarca suçsuz yere ceza yattığının farkındaydı, ama bunu bir başkasından duymak daha da yaralamıştı onu. Artık kaybedecek bir şeyi kalmamıştı.

Cezaevine girdiği ilk gün, astığı posterin arkasında, küçük taşlarla bir delik açmaya başlamıştı. O gün, kazdığı tünelden kaçıyordu. Dışarı çıkmak için lağıma girmesi ve içinde saatlerce sürünmesi gerekiyordu ama yine de kaçıyordu. Yıllarca karısının ölümünün acısı içinde, tüm suç başına yıkılmış bir şekilde yeni bir hayat kurmuştu o adam. Fakat her şey yeniden canlanınca hepsini boş veriyordu.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin