İlk hikayeden beri Anıl Hancızade olarak hayal ettiğim ve arkadaşlarımın yanında yanlışlıkla Anıl diye ağzımdan kaçırdığım Jonathan Rhys Meyers'ın çok güzel bir filmi var, Shelter - 6 Souls adında. İzlemenizi tavsiye ederim, ben beğendim. Ayrıca nasılsa yazarın kafası güzel haftada iki defa bölüm paylaşıyor diye yorum ve vote sayısı azalmış? Olmamış deliler ben çok yorum severim böyle pasaj yorumlarını ayrı 4 5 part tutan yorumları ayrı :')
Bütün işlerimden kovulunca bende gazeteden başka bir iş bulmuştum, yine sürekli ayakta kalacaktım ama sorun değildi. İnzivaya çekildiğim bir haftada vücudum tembelliğe alışmıştı ve biraz kilo almış olabilirdim çünkü çılgınlar gibi yemek yemiştim.
Evin yüz metre ilerisinde bir süpermarketti ve kasaya bakıyordum. Küçüklüğümde de hep barkod okutmanın nasıl bir his olduğunu merak etmiştim ve çalıştığım beş günlük süre içinde gayet iyi anlamıştım. Beynimin içinde bip sesleri yükseliyordu. Ama ücret iyiydi. Haftalık üç yüz elli lira. Zaten sürekli ayakta da sayılmazdım, bir taburem vardı ve bazı şeyleri aşırma yetkisine sahiptim.
Marketteki kızlar beni tanıyordu ve ortamda süper bir dedikodu dönüyordu. Karşımdaki kasaya bakan sarışın kız kaşarın tekiydi ama bana zararı yoktu üstelik şehirdeki her şeyden haberdardı ve kendisine Loli diye hitap edilmesinden hoşlanıyordu.
Koray'la ilişkim ise son sürat. Yokuş aşağı yuvarlanırcasına flörtleşiyor hatta daha da ötelere gidiyorduk.
On milyon doları taksitle aldıklarını söyledi ve son taksit bugündü. Pat diye on milyon doları banka vermezdi, verse de şüphelenirdi, bu çok akıllıcaydı ve bu yüzden parayı bölüp hepsini farklı yerden temin ettiler. Bu işi çok sevmiştim.
Koray'la çok farklı bir şey vardı aramızda. Adam bana çok uygundu bir kere, her türlü eksiğimi karşılayabilirdi. Ama ben uzun ilişkilerin insanı değildim, Koray'la bir gece yatacaktım ve sanki hepsi bitecekti... Gerçi sadece yatmak için takıldığı kızlardan daha farklı bir şey yaşamıştık. Yani o jestler, sırlar filan. Özel olmalı diye düşünüyordum.
Koray'ı gizliden gizliye arzulamaya başlamıştım, üstelik sadece üç kere öpüşmüş olmamıza rağmen! Hala gece kulübüne gitmedik, sarhoş olmadık, yiyişmedik... Bunlar bana çok aykırıydı.
Her şey ben liseye geçtiğimde başladı. Aşırı yakışıklı bir son sınıf öğrencisi seks çok güzel diye beni kandırıp yatağa atmıştı ve lanet olası piç kurusu çok haklıydı. O günlerde seks popülerlik filan getirmişti bana, oğlanlarla takılmak, yeni ortamlar... Hoşuma gitti. Çocuk iki hafta sonra benden sıkıldı. Ortada kalmış gibi hissetmemek için başka biriyle çıktım, sonra ben ondan sıkıldım, sonra ilişkisizlikten sıkıldım derken lise böyle bitti.
Lise hayatımın bir gündüzü ve bir de gecesi vardı. Gündüz liseli sıradan çocuklar, gece ise zengin adamlar. O ritme iyi ayak uydurmuştum, hala ölmediğime göre. Ama ben en kötü zamanımda bunlardan uzakta durmayı başardığım için aynı zamanda hayatta kalabilmiştim.
Hayvan gibi içiyordum, sevişiyordum, uyuşturucu kullanıyordum. Her şeyden önemlisi, ilgi odağıydım. Bulunduğum ortamda herkes beni istiyordu, bu ego bana ömrümün sonuna kadar yeter sanıyordum. Bok gibi bir gençlik yaşamıştım ama o kadar da kötü olduğunu düşünmüyordum, ta ki sapık herifin tekiyle tanışana kadar.
O ortamlardaki adamların yapmak istediği şey belliydi; genç ve hoş kızlarla vakit geçirmek. Bu masumdu. Bu bana zarar vermiyordu, eğleniyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangsterlerin Pençesinde
AcciónBaşına gelen talihsiz olaydan sonra seks kulüplerini, alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış olan Avşar Hancızade'nin hayatı, gecenin bir vakti kolunda kurşunla eczaneye gelen gangsterle beraber yeniden değişecektir. Dağılmış ailesi, arkadaşları ve bozulmu...