55. Bölüm - 14 Şubat 2017

5.9K 364 326
                                    



Bu bölümdeki bazı yerleri, bir önceki hikayeme ithaf ediyorum. Ayrıca yeni başlayan arkadaşlardan da yorum bekliyorum. Sevdiniz mi sevmediniz mi, karakterler hakkında fikirleriniz neler, gidişat nasıl bir sürü şey. Hiçbir okuruma aksi cevap vermem hepinizin fikirleri çok değerli, bu sayfalar hepimizin. Şimdiden pasaj yorumlarınız için teşekkür ederim eheh ♥ Ayrıca bundan sonraki bölümler cidden daha keyifli.

Birlikte olduktan sonra diğer erkekler gibi beni bırakmasın diye gece ona sımsıkı sarıldığında kendimden utanmıştım, o da beni sımsıkı sararak iyice utandırmıştı. Ne çıkardı gitseydi? Benim için ne zaman insanların yaptıkları bir anlam taşır olmuştu, kimden beri? Aciz gibi ona sarılıp titrerken, içten içe diğerleri gibi gidip beni yalnız bırakmamasını ummuştum.

Yalnızlık dedikleri şey, kendini herkesten soyutlamak zannederdim. Ama yalnızlık bu kadar nazik değildi. Gerçek yalnızlık herkesin seni soyutlamasıydı ve bu daha ağırdı. Bu yük tekrar kaldırabileceğimi zannetmiyordum bu yüzden Aslan'la paylaşıyordum ve o çoğu zaman yükün hepsini alarak beni rahatlatmasını biliyordu. Gitmesini istemiyordum ve artık bir ayrılığa daha dayanamazdım.

Sebebinin olup olmamasının artık hiçbir önemi yok. Beni bırakıp gitti ve ben derin bir yalnızlık içinde kıvranıp yardımını dilenirken de dönmedi. Ben bir tek bunu biliyordum. Tek hissettiğim acı çektiğimdi, dönse de anlamı yoktu. Terk edildim ve hiç bu kadar yara almadım daha önce. Hepsi boşmuş, yaşadığım her şey boşmuş, hayatıma girdi, beni kendine aşık etti ve bırakıp gittiği zaman geri kalan her şeyin sadece arkada hızlıca geçen bir fon olduğunu anladım.

Atlatıp atlamayacağımın artık hiçbir önemi yok. Babam da gitmişti, o da gitmişti, herkes giderdi.

Kim olduklarının artık hiçbir önemi yok; yaşattıkları acılar eşit. Hissedilen o ağır, sinsi, boğucu ıstırap eşit. Boğuluyor gibiydim, nefes nefeseydim.

Aslan solunum cihazım olmuştu ve artık geri dönse de bir önemi yok. Kanata kanata da olsa onsuzluğa alışıyorum, daha doğrusu, alışmaya çalışıyorum ve hayatta kaldığım her süre içinde de başarıyorum bunu. Beni hayata bağlayan birileri vardı yanımda.

Artık her duygusal şarkıda ağlayacak olmamın hiçbir önemi yok. Kalbi kırık genç bir kadın olmamın, yatağımda ölü gibi yatmamın, her şeyin bitmiş olmasının ve bir genç kadının tüm mutluluğunun sönmüş olmasının o adam için hiçbir önemi yok.

Benim içinde olmamalı. Şunu atlatmalıyım. Şu göğsümdeki ağrıyı, boğazımdaki yumruyu. Ne yapalım. Kaderim buymuş. Ben insanların bana kazık atmasına çok alıştım. Bana verdikleri acılar artık hiçbir şey, her zaman arkamdan gözlerini devirdiklerini hissedebiliyorum, çoğu zaman bana acıdıklarını, bazılarının benim gibi olmak istediğini, her şeyi, ama her şeyi hatırlıyorum, hissedebiliyorum. Her bir yaşımı, her bir gözyaşımı, her bir acımı hatırlıyorum, neler atlatmış olduğumu görmek beni üzüyor, ama yaşıyor olmanın verdiği gurur başka. Binlerce kerelik ölüme meyilden, pek çok intihar denemesinden ve onca kez öldürülmek istenmekten kurtuldum. Ondan da kurtulurum, altı üstü bir insan ve ben onu da atlatırım.

Kısa ömrümün çoğunu, bana yaşatılan acıları atlatmakla geçirmiştim. Sınavdan kaldığım zamanlar da oldu, ama dersi asla bırakmadım. Kimse bırakmamı sağlayamaz.

Kişisel gururumun baskın geldiği evredeydim. Biliyorum geçecek, Allah kahretsin biliyorum, bu da bitecek. Neler neler bitmedi ki.

Sabırlı olmayı öğrenmiştim, bu iyiydi. Belki daha uzun süre yaşayıp normale dönmeye karar verirsem işe yarayabilirdi.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin