51. Bölüm - Anne

6.4K 389 242
                                    



Hadi hadi en güzel kısmı seçme şeysi yapalım. Pasaj yorumlarıyla belirtin. Bir de şey, hikayeden aklınızda kalan sözler var mı? Onları da paylaşabilirsiniz. Bu bizim tarlamız ve istediğimiz gibi süreriz?? Ek olarak, 500 okunmada 150 yorum geliyorsa +1K okunmada 200den fazla yorum ve vote gelmesi lazım? Beni delirtmeyin?? Farkındaysanız yorumlar arttıkça bölümü daha erken paylaşıyorum. Zaten 60.ıncı bölüme kadar yazdım ve neler neler oluyo tahmin EDEMEZSİNİZ sdfghjklş değişik bir şey de denedim, seveceksiniz muhtemelen. 

Aydan ablayla resmen aynı yatakta sarmaş dolaş uyumuşuz! Birbirimize can simidi gibi sarılmışız, iç içeyiz, Koray görse gözünden yaş gelir adamın. Çok terlemişim üstelik, kabus görmüştüm çünkü. Koray patlayıcıları yerleştirirken bende o evdeymişim meğer, Oktay'ın kucağındaymışım, Koray bizi gördükten sonra patlatıyormuş ve bam!

Aydan ablanın varlığı ilaç gibi gelmişti. Ailem yoktu ve Koray efendinin mola vermesi gerekiyordu. Mal gibi kalmıştım ortada. Aslan da kafasını dinlemeliydi ve Ceren'leri acilen görmem lazımdı. Aydan abla uyanınca kahvaltı hazırladı. "Ailen yoksa bende kalabilirsin." Dedi. Gülümsedim.

"Aslında sende çok rahatım ama hem sevgilim, hem de bizimkiler var biliyorsun. Ceren beni öldürecek zaten. Bir an önce gidip onunla konuşmam, sonra da Koray'ın ağzına sıçmam lazım." Ağzıma bir tane salatalık attım.

"Bak bebeğim," Aydan abla çayını bir kenara bırakarak söze başladı. "Bu cinayetin duygusal olduğu kadar politik sonuçları da var. Ölen sen ben değiliz yani. Çok önemli bir aile kundaklandı. Bu şehirde yankı uyandıracak, senin acın taze, pek de bilmezsin zaten ama babanın önceden gitmesi de bu yüzden. Ucu onlara dokunursa, iş artık intikam savaşına döner. Koray ve baban haklı."

"Bu beni alakadar etmez!" diye çıkıştım lafının sonunda gözlerimi büyüterek. Çok mantıklıydı ve bundan hoşlanmamıştım.

"Ben acı çektim. O önemli aile, çocukça zevk ve uğraşlarıyla benim neredeyse gençliğime mal oluyordu. Hepsi başlarına geleni hak etti. Bir genç kızın bu denli psikolojisiyle, iffetiyle ve aklıyla oynamanın bir bedeli elbette olacaktı. Onlar her iki dünyada da cehennemi hak ediyorlar." Gülümseyerek elleri tuttu, gözleri dolmuştu.

"Ağlayacak mısın?" diye sordum. Gülerek bakışlarını kaçırdı. Solgun pürüzsüz yüzü, sabah ışığında daha da berrak görünüyordu. Civciv sarısı saçları, topuzundan sağa sola firar etmişti. Öyle küçük, öyle masum görünüyordu ki, varlığına bir kere daha hayret ettim. Onda kanımı kaynatan bir şeyler vardı. Onda tüylerimi diken diken eden, kalbimi pır pır attıran ve içimi sıcacık yapan bir şeyler vardı hem de.

"O kadar üzülüyorum ki yaşadıklarına. Bir tek gözyaşını bile hak etmedin sen."

"Ya kıyamaaam." Bana olan güzel düşünceleri beni de duygulandırmıştı. Sandalyemden kalkıp ona sarıldım. "Ya sen ne tatlısın, Aydaan. Ağlama, canım benim, annem, ablam..."

İltifatlarım karşısında daha da bir duygulanınca ağlaması şiddetlendi. "Bende sana çekmişim herhalde, dışarıdan gören gamsız zanneder ama öyle sulu gözlüyüz ki ikimizde." Kıkırdadım ve yaşlı gözlerimle saçını öptüm.

"Bana çekeceksin tabi ya." Dedi. "Kızlar annesine çeker."

Kalbimde bir ağırlık oluşunca öylece durdum. Kızlar annesine çeker. Karnıma bir ağrı girdi. Nefesimi tuttum. Kollarıma bir acı saplandı. Öylece kaldım. Arabada kurşunlanan Bonnie ve Clyde gibi sanki binlerce kurşun vücuduma giriyormuş gibi her yerime ufak ufak acılar ve ağrılar girmeye başladı.

Gangsterlerin PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin