Derin'i evinin önüne bırakmışlardı. Hande ve Fatih ise hastaneye gideceklerdi direk. Derin iki elindeki bavulları kapılarının önüne sürükleyerek özlediği üç katlı evine baktı. Ama bir sorun vardı ki ailesi tek kişi gitmiş kızını beklerlerken Derin iki kişi olarak gidiyordu. Kızıyla beraber. Babası çok katı bir adamdı. Derin'i çok severdi ama disiplinli bir adam olduğu için hep kuralları vardı ve şimdi Derin'in yaptığı bu sorumsuzluğu asla kabul etmezdi biliyordu Derin. Annesi... amnesi hep sevgisini göstermişti Derin'e. Ama onunda arkadaşları çevresi vardı. Demezler miydi kızı elin adamından hamile kalmış sonrada ailesinin yanına geri gelmiş diye. Derlerdi. Ve Derin bunu kaldıramazdı. Vazgeçmişti. Başka bir şehire gidecekti şimdi de. Arkasını dönmüştü ki annesinin o yumuşak sesini duymuştu.
"Derin... kızım."
Annesine baktı Derin. Gözyaşları durmuyordu ikisinde. Çok özlemişti birbirlerini. Derin elindeki bavulları bir hışımla bırakıp annesine doğru ilerledi. Sarıldılar özlemle. Derin'in tek ihtiyacı olan annesinin kucağında yatıp doyasıya ağlamaktı. İki ay dayanmıştı. Neşeli olmaya çalışmıştı ama artık kendini sıkacak gücü yoktu. Anne olacaktı ama hala kendisinin anneye ihtiyacı vardı.
"Anne... çok özledim."
"Bende yavrum bende çok özledim." Gözlerini elinin tersiyle silip gülümsemeye çalıştı."Ahh kaldık kapıda hadi geçelim içeriye babanda çok özledi seni."
Derin'de özlemişti tabii katı ama yufka yürekli babasını. Utanıyordu ama onların gözlerinin içine bakacak masumiyeti bulamıyordu kendinde. Sonra aklına gelen şeyle karnına baktı. Allahtan bol bir tişört giymişti. Kilo gibi duruyordu. Annesinin yardımıyla bavulları içeriye çektiler. Derin odasına bıraktı bavulları. Nefesini düzene sokup salona girdi. Babasına doğru adım attığında babaı ayağa kalkıp ona sarıldı. İşte Derin bu hareketi hiç beklemiyordu ama sıkıca sarıldı babasına belki bir daha şansı olmaz diye. Ayrıldıkları zaman zorla babasının yüzüne baktı. Herşeyi söylemeliydi artık. Hemde herşeyi. Ama cesaret edemiyordu işte. Belkide yarın söylemeliydi. Önce iyice hasret gidermesi gerekiyordu.
Fatih ve Hande hastaneye gittiklerinde ise Fatih babasının durumun iyiye gittiğini duyunca rahatlamış ve Hande'yi artık evine bırakmayı teklif etmişti. Hande hiç gitmek istemesede kabul etmişti. Hande'de evine gelince Fatih'in yanağına öpücük kondurup inmişti. Şimdi sıra Hande'nin yüzleşmesindeydi. O da elindeki bavulla kapıya gidip önce derin bit nefes aldı ve kapıyı çaldı. Sert yüzüyle babası açmıştı kapıyı.
"Oo Hande Hanım bu kadar kısa mı sürdü evi terketmeniz ?"
Hande mecburdu bu adama annesi olsa belki araları dah iyi olacaktı ama zamanla daha kötü olmuştu.
"Baba ben... arkadaşım için..."
"Madem arkadaşın için ona git. O baksın sana. Artık kiminle yatıp kalkıyorsan."
Bu son noktaydı artık Hande için. Babasına her zaman saygılıydı ama bu çizgiyi aşmıştı.
"Biliyor musun baba ? Annem bizi benim yüzümden terketti sanmıştım hep ama anlıyorum ki senin yüzünden gitmiş annem."
O kadına her ne kadar 'anne" demek istemesede babasını sinirlendirmek istiyordu.
"Seni varya...."
"Aa unutmadan baba evlenirsem düğünüme gelme lütfen."
Aklına nereden geldiğini bilmiyordu evliliğin ama onu ne kadar istemediğinide hissetsin istemişti. Kendi kalbi nasıl aile acısıyla yanıyorsa onunki de evlat acısıyla yansın istemişti.
Savaş ise ikilemler arasında gelip giderken amcasının kalp krizi geçirme haberini almıştı. Hemen kuzenini aramıştı ama aldığı başka haberle amcasının acısını unutmuştu. Bir kez daha düşündü konuşmaları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Gecelik : AŞK
Ficção GeralBelki o gece sarhoşlardı. Belkide istemedikleri birşey yaptılar ama kim bilebilirdi ki o anlık istekle hayatlarının tepetaklak olacağını ? Evet Derin belki ilk deneyimini yaşamıştı Savaş'la. Ama o da bilmiyordu ilki olduğu gibi sonununda Savaş olaca...