Yüzüme vuran güneş uyku ile uyanıklık arasında ki çizgiye getirmişti beni. Çok uykum vardı, tüm gece bel ağrısı çekmiş uyuyamamıştım. Uyanmak istemesem de yavaş yavaş dağılan uykuma daha sonra da güneşe sayıştırarak elimi şişmiş karnıma koydum. Bu ufaklık beni Defne'den daha çok yoruyordu. Gerçi artık pek ufaklık sayılmazdı altıncı ayına girecekti. İçimden 'günaydın oğluşum' diye seslendim. Yavaşça yataktan doğrulup şişmiş olan ayaklarımı yatağın kenarında ki terlikleri geçirdim. Sabahlığımı da giyerek belini bağlamadım. Oğlum sıkışacak diye düşünüyordum. Ayağa kalkıp uyuyan kocama baktım. Uyurken ne kadar masumdu. Yeni çıkmaya başlayan sakalları ve biraz açılmış dudaklarıyla bana bir bebeği andırıyordu. Gülümseyerek banyoya ilerledim. Hamileliğin etkisiyle şişen göz altlarım ve kilo alan yanaklarım sinirimi bozuyordu aynaya bakmak istememiştim, yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Savaş uyanmadan kahvaltı hazırlasam iyi olacaktı. Zaten Defne'nin hamileliğinde yanımda olamadığı için oğlumuzun doğumunda hiç yanımdan ayrılmıyor, her şeye koşuşturuyordu. Bugün de kahvaltıyı ben hazırlamak istedim.
Evlendikten sonra taşındığımız iki katlı evimiz ufak ama çok şirindi. Aşağıya inmeden önce Defnemin odasına ilerledim. Güzeller güzeli kızım uyanmış elindeki kuzuyu beşiğinin kenarlarına vuruyor kendince eğleniyordu. Yaklaşarak kızımın saçlarından öptüm, yeni yeni konuşmaya başlayan kızım 'anne' diyerek kafasını kaldırdı."Günaydın meleğim." diyerek kucağıma alıp beşiğinden çıkardım. Kızımla beraber aşağı kata inerken kahvaltıya ne hazırlasam diye içsel düşüncelere dalmıştım. Aşağıya indiğimizde yüzümle oynayan kızımın eline öpücük kondurup mutfakta bulunan mama sandalyesine dikkatle yerleştirdim. Defne'ye hamileliğimde cahildim, pek dikkat etmiyordum daha doğrusu nasıl dikkat edeceğimi bilmiyordum ama oğluma hamile olduğumu öğrendiğimden beri çok dikkat ediyorduk Savaşla. Kızımı kucağıma aldığımı görse bile kızardı şu an ama kızımı da kendimden esirgeyemezdim. Çok mutluydum. Sevdiğim adam yukarıda, güzeller güzeli kızım karşımda ve babası kadar yakışıklı olacağını düşündüğüm oğlum karnımdaydı.
Dolaptan kahvaltılık için gerekli malzemeleri çıkarıp hazırlıyor bir yandan da kızıma meyve veriyordum. Dişleri içinde elma kemirmesi iyi oliyordu. Hemen onunda mamasını hazırladım. Masamız hazırlandığında uzaktan baktım, iki çocuk annesi olmuştum ama hala yeni gelin gibi ilk gün ki heyecan vardı üzerimde. Gerçi daha yeni gelindim. Kendi kendime gülüp önüne verdiğim atıştırmalıklarla uğraşan kızıma baktım.
"Annecim, babayı kaldırma zamanı geldi sanki ha?"
Kafasını kaldırıp anlamış gibi gülümseyerek bakan kızımı öpüp onunla tekrar yukarı çıktım.
Yatakta eğlenirken kapı sesiyle kahkahaya ara vermiştik. Savaş Defne'yi kucağına almış aşağıya inmeye başlamıştı bile. Bende sabahlığımı çıkarıp eşofman takımı giyerek gelenlerin Hande ve Fatih olduğunu düşünerek aşağıya inmeye başladım. Tahminim doğru çıkmıştı çünkü dün balayından dönmüşlerdi, Hande ile çok özlemiştik birbirimizi bana geleceğini tahmin etmiştim.
"Aman da aman kimler gelmiş, hoşgeldiniz çifte kumrular."
Defne'yi öpmekle meşgul olan Hande bakışlarını bana çevirdi, sevinçle üzerime hızla gelerek sarıldı. Sadece bir hafta görüşmemiştik ama çok özlemiştim. Düğünleri rüya gibi geçmiş, düğünün sonlarına doğru Hande'nin babası gelip ortamı bozmuştu ama Hande şimdi daha iyi görünüyordu. Bu balayı ona iyi gelmişti. Fatih'e de sarıldıktan sonra hazırlamış olduğum kahvaltı masasına oturduk.
****
Başımızdan defettiğimiz belalardan sonra son günlerim rüya gibi geçiyordu. Eskiye dönüp bakmak bile istemiyordum hala korkularım geçmiyordu. Defne'yi oğlum bu kadarken doğurduğum geliyordu bazen aklıma. Zor günlerdi. Ama geçmişti. Şimdi çok güzel bir ailem vardı. Arkadaşımın da güzel bir ailesi olacaktı. Biz bize yeterdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Gecelik : AŞK
Narrativa generaleBelki o gece sarhoşlardı. Belkide istemedikleri birşey yaptılar ama kim bilebilirdi ki o anlık istekle hayatlarının tepetaklak olacağını ? Evet Derin belki ilk deneyimini yaşamıştı Savaş'la. Ama o da bilmiyordu ilki olduğu gibi sonununda Savaş olaca...