24.BÖLÜM:"HATIRLA"

47.3K 1.4K 108
                                    

  Evden hiddetle çıkmıştım ama burası resmen dağın başıydı nasıl gidecektim eve ?  Bir sağa bir sola bakarken kapı açıldı birden. Hemen hızlanıp yürümeye başladım.

"Derin!"

Hiç takmadan yürümeye devam ettim. Ama bu adam yine bileğime yapıştı.

"Ne var be,ne ?"

"Gitmene izin vermiyorum."

"Neden ? Niye bana acı çektirmeye bu kadar bayılıyorsun ya sen ? Sen değil miydin bizi istemeyen gidiyorum işte. Sonsuza kadar defolup gidiyorum hayatından."

"Gitmeni felan istemiyorum. Bak sinirlisin tamam mı ? Saçma bir şekilde o adamla evlenmeye kalkacaksın ve kızımında seninde hayatın zindan olacak. Neden benden kaçarken sevmediğin birisine sığınmaya çalışıyorsun ?"

"Belki de sevdiğim birisidir. Belki de ona gidiyorumdur. Ne biliyorsun ki sen benim kimi istediğimi ?"

Gözyaşlarım hala akarken saçma bir cümle koymuştum ama cevabı beni şaşırtmıştı.

"Biliyorum çünkü...sen  beni seviyorsun."

O kadar gözyaşının arasından nasıl çıktı bilmiyorum ama birden gülmeye başladım.

"Sen iyice kafayı..."

"Görüyorum Derin. Gözlerinde görüyorum işte, bana nasıl baktığını. İnkar etmekten vazgeç. Zaten ben şu an bunu tartışacak değilim. Senin sevgin karşılığında bende deneyeceğim."

"Neyi beni sevmeyi mi ? Peki ya sevmezsen ne olacak ? Boşver seneye bir daha deneriz mi diyeceksin ? Benim senin sevgine bile ihtiyacım yok. "

"Ama benim ihtiyacım var. Çünkü
... değişiyorum ben. En başta 'sen baba olacaksın' diye kısıtlamaya başladım kendimi. Ben ya hayatı ömrünün sonuna kadar eğlenceyle geçirmeyi düşünen adam. Sende beni anla biraz."

Laflarıyla beni iyice şaşırtıyordu. Ama kanmayacaktım ona. İnanmayacaktım asla. Affetmeyecektim.

"Umrumda değilsin. Seni anlamakda umrumda değil. Uzak dur ya artık. "

"Bak buradan asla gidemezsin tamam mı ? Yolu bulman bir buçuk saatini alır. Zaten taksi bulamazsın. Ve yolda otostop çekmeyi düşünsen bile bebeğimizle kendini tehlikeye atamazsın."

"Sen kendini zeki zannediyorsun değil mi ? Ama telefon diye birşey icat edildi bay zeki."

Ben gülümsemeye başlayınca Savaş'ın gülümseyen yüzü hiç düşmemişti bile. Ama umursamayıp Hande'yi aradım

"Hande?"

"Efendim canım."

"Ya ben dağın başında kaldım konum atsam beni almaya gelir misin ?"

Kibarlıktan sormuştum yoksa mecburen gelmek zorundaydı.

"Tamam.... aa şey ama şey işte şey olmuş yani oldu şey ya gelememiyormuşum ben... gelemiyorum yani.'"

"Tamam neyse ben Fatih'i ararım o zaman."

"Yook arama sen onuda çünkü şeyde o... ha babasının yanında. Neyse hadi görüşürüz yarın, hoşçakal."

What ? Ne yaşıyordu bu kız ? Hem yarın derken ? Savaş...!!!!!

"Sen ?"

Tek Gecelik : AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin