Bölüm 34

17.7K 967 8
                                    


Hiç vicdanınız tarafından ezildiğiniz oldu mu? Hani binlerce ton ağırlık gelirde vicdan denen tarafın üstüne çöreklenir ya işte öyle. Ben öyleydim mesela, Merih'e ve ailesine-aileme koca bir yalan söylemiştik onu mahveden birinin kardeşiydim ama onlar bunu bilmiyorlardı. Bunu saklamayı tabi ki istemezdim ama mecburdum.

Şimdi Merih ikimize de gözlerini dikmişken vicdan mahkememde müebbet yemiştim.

Açelya bana bir kez baktıktan sonra boğazını temizleyerek ayağa kalktı.

"Şey ben Hüma'ya bakmaya gelmiştim ama iyi değil dışarı çıkaracağım buna ihtiyacı var" beklenti dolu gözlerini Merih'e diktiğinde Merih gözlerini bana çevirmiş sanki deney üstündeki bir fareymişim gibi beni inceliyordu.

Gürültülü bir iç çektikten sonra duvardan destek alarak ayağa kalktığımda tam karnıma saplanan krampla iki elimde kasıklarımı bularak iki büklüm oldum sessizce inlememe engel olamadığım için Açelya'nın endişeyle kolumu tutması fazla zaman almamıştı.

"İyi misin prensesim?" Belimi saran güçlü kollarla birlikte başımı kaldırdığımda Merih'in endişeli gözleriyle bana baktığını gördüm.

Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra rahatlamamı sağlayan bir nefes aldım "İ...iyiyim" çatlak çıkan sesimle bana inanmadıklarını bilsem de üstünde çok durmadılar.

"Dışarı çıkabileceğini sanmıyorum" dedi Merih bir eliyle alnımda oluşan terleri silerken "Berbat görünüyor dinlense daha iyi olacak gibi"

"Olmaz" diye cırlayan Açelya ile gözlerimiz aceleyle ona döndü gözleri sonuna kadar açılmış bana kaş göz işareti yapmaya çalışırken uyuşan beynimi toparlayarak dikleştim.

"Evet Açelya ile dışarı çıksam iyi olacak hava almaya ihtiyacım var" Açelya hızla başını sallayarak kapıya ilerlerken Merih'in kollarından çıkarak kurumaya yüz tutmuş göz yaşlarımı sildim.

"Emin misin?" diye sordu Merih ikilemde kalmış gibiydi.

"Sıkı giyin o zaman ve kendine dikkat et" ona kısa bir baş sallayıp odadan çıktım.

Koridorda beni bekleyen Açelya'yı görünce ikimizde rahat bir nefes almıştık. "Ucuz atlattık" içimde oluşan vicdan azabıyla zor da olsa başımı salladım.

"Bilmiyorum Açelya bu bana hiç doğru gelmiyor" anlayışla bana baktıktan sonra yanağımı öperek kolları altına aldı.

"Sen merak etme canım kardeşim öğrenecek ama şimdi değil şimdi öğrenirse kırılır ve kırıldığı gibi kırar da buna hazır değilsin" kollarımı ince beline dolayarak yanağını öptüm beni benden daha çok düşünüyordu.

"Gözlerin kıpkırmızı" diye telaşla konuşan Merve'ye baktım.

Evden çıkarken son anda yetişmiş nereye gittiğimizi sormuş ve benim bu berbat halimi gördükten sonra peşimize takılmıştı. Şimdi ise her üzüldüğümüzde olduğu gibi sahile yakın bir parkta oturuyorduk. "Biliyorum" diye mırıldandım sabahtan beri Açelya ile birbirimize attığımız tedirgin bakışlarımızı yakalayıp duruyordu.

"Bana ne olduğunu anlatacak mısınız artık?" Açelya'ya bakarak tepkisini ölçtüm kararsız kalmış gibiydi ona bakıp gözlerimi yumduktan sonra ikisinin arasından kalkarak Merve'nin önünde durdum Merih bilmese bile en azından Merve'nin bilmeye hakkı vardı hem daha ne kadar saklayabilecektim ki?

"Merve, sana söyleyeceklerimi bölmeden dinlemeni istiyorum biliyorum bana kızacaksın ama yerime kendini koy olur mu?"

Ona beklentiyle bakarken meraklı gözlerinde, ona anlatacaklarımdan sonra nefret görmekten korkuyordum.

ђü๓ค (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin